Turkish example sentences with "öğle"

Learn how to use öğle in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Öğle yemeğinden sonra gidebiliriz.

Bugün senin öğle yemeğin için parayı ben ödeyeceğim.

Öğle yemeğini evde yedi.

Öğle yemeğini yedin, değil mi?

Öğle yemeğini bahçede yiyoruz.

Okula yakın yaşadığımdan dolayı öğle yemeği için eve geliyorum.

Daha önce öğle yemeği yedim.

O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.

Öğle yemeği yemeyi canı istemedi.

Onun öğle yemeği vaktine kadar geri dönmesi gerekiyor.

Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.

O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.

Öğle yemeği hazır.

Biz erken bir öğle yemeği yedik.

Telefon çaldığında, öğle yemeğimi yiyordum.

Yarın öğle yemeğinden sonra arkadaşlarla birlikte dışarı çıkacağız.

Öğle yemeğimi bitirdiğimde, bir saat uzanacağım.

Öğle yemeğin için ödeme yapmana gerek yok.

Patronun öğle yemeğini yemekle suçlandım.

Öğle yemeği yemeden önce ellerimi yıkarım.

O günlerde öğle yemeği için eve giderdim.

İstasyonda bir kutu öğle yemeği satın aldım.

Şu ana kadar yiyeceğin en iyi salata onların özel öğle yemeğiyle verdikleridir.

Bazen orada öğle yemeği de yiyor.

Bugün öğle yemeğinde ne yedin?

Öğle yemeği zamanı.

Öğle yemeği yeme zamanı.

Senin öğle yemeğini yiyen o şişman çocuğu sevmiyorum.

Öğle yemeği yemek için iyi bir yer biliyor musunuz?

Birlikte öğle yemeği yiyorduk.

Annem, bana öğle yemeği için istediğimi verdi.

Tom, o zaman Mary ile birlikte öğle yemeği yiyordu

Ben her gün öğle yemeği yaparım.

Çok yorgun olduğum için öğle yemeği molası sırasında biraz uyudum.

Biz öğle yemeği saatine kadar Chicago'ya varmalıyız.

Ne, sabah dört bacağının üstünde, öğle iki bacağının üstünde, akşam üç bacağının üstünde gider?

Bazı öğrenciler, bankta oturuyorlardı ve öğle yemeği yiyorlardı.

Tom öğle yemeği için her gün Mary'nin evine uğradı.

Tom'un öğle yemeği bir sandwiç ve bir elmadan oluşur.

Bu otel öğle yemeği hizmeti vermez.

Tom Mary ile öğle yemeğini paylaştı.

Tom Mary ile öğle yemeği yemek için istekli olduğunu söyledi.

Tüm yardımlarına teşekkür etmek amacıyla sana öğle yemeği ısmarlamak istiyorum.

Tom öğle yemeği için ne yer?

Tom yemek için yeterli zamanı olmadığından öğle yemeği yemeden gitti.

Tom çok sık öğle yemeğinden sonra bir saat şekerleme alır.

Tom öğle yemeğini genellikle tek başına yer.

Açıkçası, Mary'nin benimle öğle yemeği yemesini istemeye güvenim yoktu.

Tom arkadaşlarıyla öğle yemeği yediğini söyledi.

Öğle yemeği için ne istersin?

Onlar öğle yemekleri için sabırsızlar.

Tom uyandığında neredeyse öğle olmuştu.

Bedava öğle yemeği gibi bir şey yoktur.

Oylama öğle saatlerinde tekrar başladı.

Tom az önce öğle yemeği yedi.

Tom öğle yemeğine çıktı.

Tom öğle yemeği için dışarı çıktı.

O kadar az zamanım vardı ki öğle yemeğini aceleyle yemek zorunda kaldım.

Tom o kadar meşguldü ki öğle yemeğini atladı.

Tom meşguldü ve öğle yemeği yeme fırsatı yoktu.

Tom öğle yemeğinden hemen sonra seni aramayı planlıyor.

Tom öğle yemeğini zaten bitirdi.

Tom'un Mary ile bir öğle yemeği buluşması var.

Tom öğle yemeğine dokunmadı.

Tom öğle yemeği yemedi.

Tom öğle yemeğinden önce bulaşık yıkadı.

Tom Mary'yi öğle yemeği yemek için dışarı davet etti.

Tom öğle yemeği yediğimiz restoranı seçti.

Tom ve Mary öğle yemeklerini yerken boyanmamış bir piknik masasında oturdular.

Bugün öğle yemeği için ne yedin?

Eğer erken başlarsak, öğle yemeğine kadar bitirebiliriz.

Dürüstçe, saat kaça kadar yatmayı planlıyorsun? Zaten öğle oldu.

O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.

O, şimdi öğle yemeği yiyor.

Bugün öğle yemeğini getirdi.

O öğle yemeği yiyor.

Kimle öğle yemeği yiyorsun?

Tom öğle yemeği için sadece üç havuç yedi.

Tom hızlı bir öğle yemeği yedi sonra işe geri döndü.

Öğle yemeğinden en az bir saat önce, Tom her zaman aç hisseder.

Tom'un odadan ayrıldığı tek zaman tam öğle yemeği yememizden önceydi.

Mary, öğle yemeği için günaşırı o restorana gider.

Şu restoranda Mike ile öğle yemeği yedim.

Tom'un canı öğle yemeği yemek istemiyordu.

Tom'un öğle yemeği yemek için zamanı yoktu.

Onun bir öğle yemeği var.

Öğle yemeği yiyelim.

Öğle yemeğinde görüşürüz.

Onlar öğle yemeğinde.

Tom öğle yemeğini atladı.

Neredeyse öğle idi.

Ben öğle yemeği istemiyorum.

Biz öğle yemeğini erken yedik.

Ben hafif bir öğle yemeği yedim.

Ben acele bir öğle yemeği yedim.

Hafif bir öğle yemeği yedim.

Ben çabucak öğle yemeği yedim.

Ben öğle yemeğini öğleyin yerim.

Biz öğleyin öğle yemeği yedik.

Öğle yemeği yiyor musun?

O öğle yemeği yemeğe başladı.

Also check out the following words: piyanoyu, Konuşamam, Atatürk'ü, anıyoruz, Telifli, kaynaklardan, eklemeyin, Dipnot, koymayın, arkadaştırlar.