Saatlerce çalışmaktan yoruldum.
Translate from Turkish to English

Dokuz-beş işinde çalışmaktan bıktım.
Translate from Turkish to English

Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
Translate from Turkish to English

Bir kömür madeninde yıllarca çalışmaktan hastanın akciğer dokusu hasar gördü.
Translate from Turkish to English

O çalışmaktan nefret ediyor.
Translate from Turkish to English

O, fazla çalışmaktan öldü.
Translate from Turkish to English

Çalışmaktan yoruldum.
Translate from Turkish to English

Sizinle çalışmaktan gurur duyuyorum.
Translate from Turkish to English

Ben burada çalışmaktan bıktım.
Translate from Turkish to English

Tom, Mary için çalışmaktan hoşlandı.
Translate from Turkish to English

O, çok çalışmaktan yıpranmıştı.
Translate from Turkish to English

Sizinle çalışmaktan mutlu olacağım.
Translate from Turkish to English

Onun çalışmaktan nefret ettiğini söylüyorlar.
Translate from Turkish to English

Mesajınızı anlatmak bir yerlinin tam olarak söyleyeceği gibi onu söylemeye çalışmaktan çok daha önemlidir.
Translate from Turkish to English

O, fazla çalışmaktan dolayı yorgundur.
Translate from Turkish to English

Tom burada çalışmaktan hoşlanmaz.
Translate from Turkish to English

Beni çalışmaktan alıkoyma.
Translate from Turkish to English

Tom cuma günü geç saatlere kadar çalışmaktan nefret eder.
Translate from Turkish to English

Baş ağrın aşırı çalışmaktan kaynaklanıyor.
Translate from Turkish to English

Bütün gün çalışmaktan yoruldum.
Translate from Turkish to English

Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.
Translate from Turkish to English

O çok cana yakın birisi bu yüzden onunla çalışmaktan keyif alıyorum.
Translate from Turkish to English

Çocuklar çalışmaktan çok oynamayı severler.
Translate from Turkish to English

Tom, Mary ile çalışmaktan usandı ve istifa etti.
Translate from Turkish to English

Tüm gün oturarak çalışmaktan sıkıldım.
Translate from Turkish to English

Çalışmaktan usandım. Dışarı içmeye gidelim.
Translate from Turkish to English

Çalışmaktan nefret ederim.
Translate from Turkish to English

Çalışmaktan nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English

Üç yıl önce Tom için çalışmaktan vazgeçtim.
Translate from Turkish to English

Burada çalışmaktan zevk alıyorum.
Translate from Turkish to English

Ben çalışmaktan çok yoruldum.
Translate from Turkish to English

Tom'la çalışmaktan onur duyuyorum.
Translate from Turkish to English

Seninle çalışmaktan keyif aldım.
Translate from Turkish to English

Ben de seninle çalışmaktan keyif aldım.
Translate from Turkish to English

Seninle çalışmaktan memnun kaldım.
Translate from Turkish to English

Ben de seninle çalışmaktan memnun kaldım.
Translate from Turkish to English

Tom'un babası beş yıl önce fazla çalışmaktan öldü.
Translate from Turkish to English

Tom geç saatlere kadar çalışmaktan nefret eder.
Translate from Turkish to English

Seni şaşırtmaya çalışmaktan vazgeçtim.
Translate from Turkish to English

Onu ikna etmeye çalışmaktan yoruldu.
Translate from Turkish to English

Sınırları değiştirmeye çalışmaktan vazgeçmelisiniz.
Translate from Turkish to English

O çok çalışmaktan hoşlanır.
Translate from Turkish to English

Benimle kavga çıkarmaya çalışmaktan vazgeç.
Translate from Turkish to English

Bu işte çalışmaktan artık bıktım.
Translate from Turkish to English

Boston'da geçen hafta Tom ile çalışmaktan zevk aldım.
Translate from Turkish to English

O projede Tom ile çalışmaktan zevk aldım.
Translate from Turkish to English

Tom'la çalışmaktan zevk aldım.
Translate from Turkish to English

Bu, çalışmaktan daha zevkli.
Translate from Turkish to English

Böyle ayak bağı olacaksanız, beraber çalışmaktan vazgeçeriz!
Translate from Turkish to English

Beni neşelendirmeye çalışmaktan vazgeç.
Translate from Turkish to English

Akşam yemeğinden sonra çalışmaktan nefret ederim.
Translate from Turkish to English

Çocuklarla çalışmaktan nefret ederim.
Translate from Turkish to English

Benim için çalışmaktan hoşlanacaksın.
Translate from Turkish to English

Benim için çalışmaktan hoşlanacaksınız.
Translate from Turkish to English

Çalışmaktan o kadar meşguldüm ki Tom'u tamamen unuttum.
Translate from Turkish to English

Seninle çalışmaktan çok heyecan duydum.
Translate from Turkish to English

Burada çalışmaktan zevk alıyorsun, değil mi?
Translate from Turkish to English

Seninle birlikte çalışmaktan zevk alıyordum.
Translate from Turkish to English

Onlarla birlikte çalışmaktan zevk alıyordum.
Translate from Turkish to English

Onunla birlikte çalışmaktan zevk alıyordum.
Translate from Turkish to English

Onlarla birlikte çalışmaktan onur duyuyorum.
Translate from Turkish to English

Onunla birlikte çalışmaktan onur duyuyorum.
Translate from Turkish to English

Kibar olmaya çalışmaktan vazgeç.
Translate from Turkish to English

Tom'u bulmaya çalışmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Translate from Turkish to English

Neden Tom burada çalışmaktan vazgeçti.
Translate from Turkish to English

Tom burada çalışmaktan hoşlanıyordu.
Translate from Turkish to English

Tom çocuklarına bakması için Mary'yi ikna etmeye çalışmaktan vazgeçti.
Translate from Turkish to English

Katip aşırı çalışmaktan öldü.
Translate from Turkish to English

Ders çalışmaktan keyif alıyor musun?
Translate from Turkish to English

Tom çalışmaktan nefret eder.
Translate from Turkish to English

Burada çalışmaktan zevk alacaksın.
Translate from Turkish to English

Birkaç yıl öncesine kadar, ben bütün gün ve gece çalışmaktan başka hiçbir şey düşünmedim.
Translate from Turkish to English

Ders çalışmaktan hoşlanır mısın?
Translate from Turkish to English

Ben çalışmaktan zevk alırım.
Translate from Turkish to English

Çalışmaktan bıktım.
Translate from Turkish to English

Tom için çalışmaktan vazgeçeceğini düşündüm.
Translate from Turkish to English

O fazla çalışmaktan hastalandı.
Translate from Turkish to English

Tom burada çalışmaktan hoşlanıyor, sanırım.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'yi onun çocukları için bebek bakıcılığı yapması için ikna etmeye çalışmaktan vazgeçti.
Translate from Turkish to English

Tom bana sabahleyin çalışmaktan hoşlanmadığını söyledi.
Translate from Turkish to English

Tom çalışmaktan nefret ettiğini söyler.
Translate from Turkish to English

Tom bahçede çalışmaktan memnundu.
Translate from Turkish to English

Tom'la Fransızca çalışmaktan hoşlanacağından eminim.
Translate from Turkish to English

Herhangi bir ilerleme yapmadığım için ders çalışmaktan zevk almıyorum.
Translate from Turkish to English

Seninle çalışmaktan mutluluk duyarım.
Translate from Turkish to English

Çocuklarla çalışmaktan her zaman hoşlandım.
Translate from Turkish to English

Tom'un işini yapmaya çalışmaktan vazgeç.
Translate from Turkish to English

Şimdi çalışmaktan başka çarem yok sanırım.
Translate from Turkish to English

O, aşırı çalışmaktan dolayı yorgun ve gergindi.
Translate from Turkish to English

Sizinle beraber çalışmaktan çok mutluyum.
Translate from Turkish to English

O, çalışmaktan hoşlanmaz.
Translate from Turkish to English

Ben spor salonunda çalışmaktan hoşlanırım.
Translate from Turkish to English

Tom sıkı çalışmaktan hoşlanır.
Translate from Turkish to English

Tom sıkı çalışmaktan korkmaz.
Translate from Turkish to English

Çalışmaktan yoruldum, öğle yemeği yemek istiyorum.
Translate from Turkish to English

Eğlenmek, çalışmaktan daha kolaydır.
Translate from Turkish to English

Tom, çiftlikte çalışmaktan hoşlanıyordu.
Translate from Turkish to English

Herkesi memnun etmeye çalışmaktan vazgeçtim.
Translate from Turkish to English

Burada çalışmaktan çok keyif alıyorum.
Translate from Turkish to English

Yıllar önce kilo vermeye çalışmaktan vazgeçtim.
Translate from Turkish to English

Tom, Mary'yi ona yardım etmesi için ikna etmeye çalışmaktan bıktığını söylüyor.
Translate from Turkish to English