Turkish example sentences with "sürü"

Learn how to use sürü in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bugün bir sürü ödevim var.

O bir sürü şey kaybetti.

Konserde bir sürü insan vardı.

Konserde bir sürü kişi vardı.

tur O kompozisyonunda bir sürü imla hatası yaptı.

O kompozisyonunda bir sürü imla hatası yaptı.

Benim odamda bir sürü kitap var.

Farklı dillerde bir sürü cümle ekleyebilirim.

Bir sürü arkadaşım var.

Kawasaki'de bir sürü fabrika var.

Anlamadığım bir sürü kelime var.

Anlamadığım bir sürü sözcük var.

Senin bir sürü kitabın var.

Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.

Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.

Asya'da bir sürü insan vardır.

Dün Japonya'da bir sürü bina deprem dolayısıyla yıkıldı.

Onun bir sürü erkek arkadaşı var.

Japonya'da bir sürü güzel mekân var.

Bir sürü takıyla şarkı söylüyor.

Dağın üzerinde bir sürü maymun var.

Polonya'dan Türkiye'ye ithal edilen bir sürü ürün var.

Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.

Çözülecek bir sürü problem var.

Çözülecek bir sürü sorun var.

Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.

Yılın bu zamanında bir sürü karımız var.

Babam benim arkadaşım çünkü bana bir sürü oyuncak veriyor.

Bavyera'da bir sürü bira fabrikası var.

Evrende bir sürü galaksi vardır.

Bir sürü kalemin var mı?

Bayan tezgahtar bana bir sürü kravat gösterdi, ama ben onlardan herhangi birini beğenmedim.

Benim bir sürü hayallerim var.

Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.

Öğretmenler bir sürü tavsiye vermelerine rağmen, öğrenciler her zaman onu almazlar.

Parkta bir sürü kişi var.

New York'ta bir sürü para yaptı ve doğduğu küçük kasabaya geri döndü.

Ben bir sürü hikaye yazdım.

Bir trafik kazası, bize bir sürü soruna neden oldu.

Tenis, benim en sevdiğim spor, bana bir sürü arkadaş getirdi.

Onun planı bir sürü para gerektirmektedir.

Hâlâ yapacak bir sürü iş var, bu yüzden sıkılmayacağım.

O, insanlara her zaman bir sürü sorun çıkarıyor.

Londraya giderken Bay Higgins Tom ve Susie'ye bir sürü ilginç şeyler söyledi.

Tom'un bir sürü yeteneği var.

Tom'un hükümete bir sürü vergi borcu var.

Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.

Tom'un Boston'da yaşayan bir sürü arkadaşları var.

O, beni bir sürü sorundan kurtaracaktır.

Tom Mary'ye cevap veremediği bir sürü soru sordu.

Tom Mary'ye Boston'daki yaşam hakkında bir sürü soru sordu.

Tom Mary'ye Avustralya hakkında bir sürü soru sordu.

Tom, Mary'ye bir sürü soru sordu, ama o bazılarına cevap vermeyi reddetti.

Bana bir sürü güzel fotoğraflar gösterdiler.

Benim bir sürü sorum var.

Tom, bu hafta yapacak bir sürü iş var.

Tom'un okulda bir sürü sorunları vardı.

Tom bugün bir sürü çamaşır yıkadı.

Tom bir sürü parayı miras aldı.

Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor.

Senin yardımın bizi bir sürü işten kurtaracak.

Mary doğum günü için bir sürü hediye aldı.

O bir sürü yabancı pullara sahipti.

Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.

Parkta bir sürü insan vardı.

Tom bir sürü dondurma yedi.

Kate, her gün bir sürü süt içer.

Bob'ın odasında bir sürü kitap var.

Teyze Isabel cömerttir ve bize bir sürü hediyeler verdi.

Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı.

Bir sürü ev ödevi olduğu için Tom dışarı gidemiyor.

Tom dün bir sürü balık yakaladı.

Tom'un açıkça aklında bir sürü şey vardı.

Tom hayır için bir sürü para katkısında bulunmuştur.

Onun bir sürü arazisi var.

Bir sürü balık öldü.

Bir sürü zamanı boşa harcıyoruz.

Bir sürü kalemim var.

O, bir sürü otel işletir.

Onun bir sürü hobileri vardır.

Benim bir sürü ev ödevim var.

Bir sürü mobilyamız vardı.

Bir sürü insan vardı.

O, bir sürü hikaye yazdı.

Yapacak bir sürü işim var.

Tom'un bir sürü boş zamanı var.

Kyoto'nun bir sürü üniversitesi var.

Lütfen bir sürü kurşun kalem al.

Onun yapacak bir sürü işi var.

Onun bir sürü değerli kitapları var.

O, bir kenara bir sürü para koydu.

Bir sürü sivrisinek ısırıklarım var.

O, bir sürü orijinal fikirlere sahiptir.

Onun bir sürü İngilizce kitabı var.

Onun bir sürü tarih kitabı var.

Planımızın bir sürü avantajı var.

Bir sürü ünlü kişi buraya gelir.

Bir sürü belaya katlandım.

Bir sürü yiyecek geri getireceğim.

Çocuk bir sürü sihirli numaralar biliyor.

O, oğluna bir sürü hediye bıraktı.

Also check out the following words: sorunuz, arabası, arabam, çalındı, gelmek, Hastalığın, bizi, kontrol, edemez, Kalıntılar.