Turkish example sentences with "yavaş"

Learn how to use yavaş in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Lütfen daha yavaş konuşun.

Koşma. Yavaş yürü.

Lütfen daha yavaş konuşabilir misin?

Daha yavaş konuşabilir misiniz?

Gökyüzü yavaş yavaş bulutlandı.

Gökyüzü yavaş yavaş bulutlandı.

O, yavaş yavaş iyileşti.

O, yavaş yavaş iyileşti.

Birçok eski gelenek yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

Birçok eski gelenek yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

Annem yavaş konuşur.

Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...

Tom, Bill'den daha yavaş konuşur.

Mümkün olduğunca yavaş konuşabilir misiniz?

Bugün Tatoeba'nın oldukça yavaş olduğunu düşünüyorum.

Demokratik fikirlerin o ülkeye tanıtılması yavaş bir süreç olacak.

Çok yavaş karar veriyorum.

Tom baş aşağı yavaş yavaş yürüyordu.

Tom baş aşağı yavaş yavaş yürüyordu.

Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?

Balon yavaş yavaş indi.

Balon yavaş yavaş indi.

İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.

İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.

Kendinizi kayan kumda bulduğunuzda, hareket etmezseniz daha yavaş batarsınız.

Baharın gelmesiyle birlikte her şey yavaş yavaş yeniden hayata dönüyor.

Baharın gelmesiyle birlikte her şey yavaş yavaş yeniden hayata dönüyor.

Otobüs yavaş yavaş hızlandı.

Otobüs yavaş yavaş hızlandı.

Günler yavaş yavaş kısalıyor.

Günler yavaş yavaş kısalıyor.

Dönüşüm huzurlu, yavaş yavaş oldu.

Dönüşüm huzurlu, yavaş yavaş oldu.

Lütfen daha yavaş konuşun!

Ken'den yavaş yavaş hoşlanmaya başlıyorum.

Ken'den yavaş yavaş hoşlanmaya başlıyorum.

Onun çalışmaları yavaş ama sürekli gelişiyor.

Tom Bill'den daha yavaş konuşur.

Tom'un Japoncası yavaş yavaş gelişiyor.

Tom'un Japoncası yavaş yavaş gelişiyor.

Tom çok yavaş yürür.

Tom Mary'nin daha yavaş konuşmasını rica etti.

O benden ayrılıyordu ve yavaş yavaş yürüyordu.

O benden ayrılıyordu ve yavaş yavaş yürüyordu.

Tom bir ter atma koşusuna yavaş yavaş hazırlandı.

Tom bir ter atma koşusuna yavaş yavaş hazırlandı.

Nehir yavaş yavaş denize doğru akar.

Nehir yavaş yavaş denize doğru akar.

O omzuma yavaş yavaş vurdu.

O omzuma yavaş yavaş vurdu.

Büyükannem yavaş konuşur.

Hızlı bir çocuk yarışı kazanabilir fakat yavaş bir çocuk bile yarışabilir.

Kağıt uçak yavaş yavaş yere düştü.

Kağıt uçak yavaş yavaş yere düştü.

O, karar vermede yavaş fakat eylem yapmada hızlıdır.

Yanlış trene bindiğimi yavaş yavaş anladım.

Yanlış trene bindiğimi yavaş yavaş anladım.

İster yavaş ister hızlı sür, dikkatli sür.

Tom davulu yavaş bir tempoda çaldı.

Yavaş yavaş yürüyün.

Yavaş yavaş yürüyün.

Daha yavaş yürüyün.

İş yavaş.

Benim nabzım yavaş.

O, yavaş bir koşucu.

Tom yavaş bir yürüyücü.

Yavaş yapabilirsin.

Sabrım yavaş yavaş sona eriyor.

Sabrım yavaş yavaş sona eriyor.

Annem yavaş yavaş konuşur.

Annem yavaş yavaş konuşur.

Yavaş yavaş ve net bir şekilde konuşun.

Yavaş yavaş ve net bir şekilde konuşun.

Rahatlamak için, yavaş yavaş nefes alın.

Rahatlamak için, yavaş yavaş nefes alın.

O çok yavaş yürüyor.

Daha yavaş konuşmaz mısın?

Daha yavaş sürer misin?

Ölüm yaklaştığında, yapabileceğiniz bütün şey yavaş yavaş tırnaklarınızı çiğnemektir.

Ölüm yaklaştığında, yapabileceğiniz bütün şey yavaş yavaş tırnaklarınızı çiğnemektir.

Daha yavaş yemelisin.

O bana daha yavaş konuşmamı söyledi.

O, bana daha yavaş konuşmamı rica etti.

Tren yavaş yavaş hızlandı.

Tren yavaş yavaş hızlandı.

Biraz daha yavaş konuşur musun?

Lütfen biraz daha yavaş konuşur musun?

İnternetin ne kadar yavaş olduğunu hatırlıyor musun?

O, herkesin anlaması için yeterince yavaş konuştu.

Benim için biraz çok hızlı konuşuyorsun. Biraz daha yavaş konuşur musun?

Yavaş yavaş çalış.

Yavaş yavaş çalış.

Yavaş yavaş sür.

Yavaş yavaş sür.

Yemekleri yavaş yiyin.

Daha yavaş konuşun.

Yavaş konuşun, lütfen.

O, cüsseli, yavaş hareket eden bir adamdı.

Arabaya yavaş gitmesi için sinyal verdim.

Elimden geldiğince yavaş yürüdüm.

Daha yavaş konuşun lütfen.

Also check out the following words: olacak, Yumi, öğretmen, tırtıl, harika, kelebek, kelebeğe, dönüşecek, Bugün, Beklemekten.