Turkish example sentences with "yakından"

Learn how to use yakından in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Hollandaca, Almanca ile yakından ilgilidir.

Tom arabaya yakından bakmak için durdu.

Tom, ona daha yakından baktı.

Tom pulu aldı ve daha yakından baktı.

Onları yakından incelediler.

Tom, daha yakından bakmak için eğildi.

Tom'la yakından ilgilenin ve onun başını derde sokmadığından emin olun.

Onu yakından gözle.

Seninle çok yakından ilgili bir şey keşfettim.

Olaylar yakından bağlantılı idi.

O, yakından annesine benziyor.

Onları yakından izleyin.

Bu adamın dürüstlük ile yakından uzaktan alakası yok.

Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.

Polisler onu yakından sorguladı.

Hollandaca Almanca ile yakından ilgilidir.

Şirket ile yakından ilişkilidir.

Daha yakından bak.

Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.

Tom'u yakından izledim.

Onları yakından izle.

Lütfen yakından izleyin.

Tom yakından izledi.

Tom yerdekinin ne olduğuna daha yakından bakmak için eğildi.

Yakından dinlemelisin.

Tom şömine rafından çerçeveli resmi aldı ve ona daha yakından baktı.

Tom'u daha yakından dinlemeliydim.

Yakından bakarsan hiçbir şey görmezsin.

Mesele yakından takip ediliyor.

Onu yakından görebildiniz mi?

Sanırım detaylara daha yakından dikkat etmelisin.

Size kedim Leonidas'dan bahsetmek istiyorum. Ona kısaca Nidas diye seslenirdik. Dünyanın en mükemmel kedisiydi. Beni en çok seven oydu. Nidas ile yakından ilgilenince daha iyi hissederdim. Ne yazık ki bir yıl önce kaçtı.

Daha yakından bakmalısın.

Tom daha yakından baktı.

Tom bıçağı aldı ve yakından baktı.

Şimdi beni yakından dinle.

Tom ona daha yakından baktı.

Daha yakından bakacağım.

Onları yakından izledim.

Onu yakından izledim.

Beni yakından izle.

Tom bozuk parayı aldı ve ona yakından baktı.

Tom yemeğe yakından baktı.

Tom haritaya yakından bakıyor.

Buna daha yakından bakalım.

Tom ona yakından baktı.

Şarkı sözleri yeterince masum görünüyor fakat onları yakından dinlersen onların gerçekten ne kadar huzur bozucu olduğunu fark edersin.

Onun soğukkanlı havasına rağmen, söylediğin her şeyle yakından ilgileniyor.

Daha yakından göz atalım.

Her şeyi yakından kontrol etmeyi bırak!

Yakından dinleyin.

Yakından izleyin.

Yakından bak.

Ona yakından bak.

Çok yakından dikkat edin.

Tom onu yakından inceledi.

Tom onlara yakından baktı.

Tom Mary'ye yakından baktı.

Tom resme daha yakından baktı.

Piyasayı yakından izliyorum.

Neden daha yakından bakmıyorsun?

Ben ona daha yakından bakmak istiyorum.

Ben daha yakından bakmak istiyorum.

Tom çok yakından izledi, ama sihirbazın hilesini çözemedi.

O, daha yakından bakmaya değer.

Daha yakından bakalım.

Tom, Mary ile birlikte yakından çalıştı.

Tom böceğe çok yakından baktı.

Tom planlara daha yakından bakmak istedi.

Yakından dinle ve kesintiye uğratma.

Ona daha yakından bakabilir miyim?

Yakından baksan bile bir şey görmüyorsun.

Bir ülke tarafından üretilen kağıt miktarı onun kültürel standartlarıyla yakından ilişkilidir.

Keşke onu yakından görebilseydim.

Sözleşmeye daha yakından bakmanı öneriyorum.

Galce, Kornişçe ve Bretonca'nın hepsi yakından ilişkilidir.

Yakından korunan bir sırdır.

Mary, Tom'un cep telefonuyla başka bir kadınla yakından konuşmasına kulak misafiri oldu.

Kilisenin yakından çan sesini duyabiliyorduk.

Biz Tom'u daha yakından izlemek zorunda kalacağız.

Meseleye daha yakından bir göz atalım.

Bu sayılara daha yakından bakalım.

Ona daha yakından bakalım.

Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.

Tom'un bana verdiği şeye oldukça yakından baktım.

Onun hayati bulguları yakından izleniyor.

Eğer yakından bakarsanız arkadaşlarınızın ve sizin benzer kişilikleriniz olduğunu keşfedeceksiniz.

Ben yakından izledim.

Seçenekleri yakından dinleyin.

Hemşireler Fadıl'ı yakından takip ettiler.

Tom tüyü yakından inceledi.

Her iki şey de yakından ilişkilidir.

Tom'la yakından çalışıyoruz.

Tom ve Mary birlikte çok yakından çalıştılar.

Leyla saati yakından inceledi.

Şuna yakından bir göz atsan iyi edersin.

Leyla resme yakından baktı.

Leyla ve Sami yakından ilişkiliydi.

Leyla ve Sami yakından akrabaydılar.

Yanımda oturan bir adam tarafından yakından izlendiğimi fark ettim.

Neredeyse hiç kimse bu hayvanı yakından görmedi.

Also check out the following words: Maria, kıyafete, para, harcıyor, Havuçları, tencereye, koy, olacağım, Haydi, Japonya'yı.