Turkish example sentences with "tenis"

Learn how to use tenis in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Tenis oynamak sağlıklıdır.

Ben tenis kulübünün bir üyesiyim.

Tenis oynadım.

Ken tenis oynuyor mu?

Tenis oynamak için zaman ayıramam.

Biz dün tenis oynadık.

Ben her gün tenis oynarım.

Okuldan sonra sıklıkla tenis oynarım.

Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.

Ben öğrenciyken tenis oynardım.

Tony çok iyi tenis oynayabilir.

Okuldan sonra tenis oynadım.

Genellikle okuldan sonra tenis oynarız.

Her pazar tenis oynardı.

Dün tenis oynamadılar.

Bu öğleden sonra tenis oynayacağım.

Tenis oynayacağım.

O, tenis oynamaya düşkün.

Yarın öğleden sonra tenis oynamayacak mısın?

Tenis ve golf oynamaktan hoşlanırım.

Tenis oynayabilirim.

O, müzisyenlik ve dansçılık dersleri alıyor; yüzme ve tenis derslerini saymıyorum.

Bu otelde tenis kortu var mı?

Genellikle tenis oynadıktan sonra bir duş alırım, ama bugün alamadım.

George'un tenis raketini nereden aldığını biliyor musunuz?

Ara sıra tenis oynarım.

Bazen onunla tenis oynarım.

Tenis oynadın mı?

Ben, iyi bir tenis oyuncusu olduğunu duyuyorum.

Sen bir tenis oyuncususun.

Dün tenis oynadın.

Tom'un tenis oynadığını gördüm.

Tom kadar iyi tenis oynayamam.

Ken tenis oynar mı?

Yarın tenis oynayacak.

O, yarın öğleden sonra tenis oynuyor olacak.

Bu sabahtan beri tenis oynuyor.

Haftada bir kez, o, arkadaşları ile tenis oynar.

Hakem, tenis kortunun yan tarafında yüksek bir sandalyede oturuyor.

Yağmur sona erdi ve tenis oyunumuzu bitirebildik.

Jane tenis oynamadı, değil mi?

Tenis, benim en sevdiğim spor, bana bir sürü arkadaş getirdi.

Bazı kızlar tenis oynuyorlardı.

O tenis oynayabilir.

Şu anda hem Tom hem de Bill tenis oynuyorlar.

Tom tenis oynayamaz.

Tom çok iyi bir tenis oyuncusudur.

Bu otelde, bir tenis kortunuz var mı?

O bugünlerde tamamen tenis işlerine daldı.

Tom ve Mary Cumartesi sabahı her zaman tenis oynarlar.

Tom ve Mary hemen hemen her zaman okuldan sonra tenis oynarlar.

Tom Mary'nin bir tenis maçına davetini kabul etti.

Dün tenis oynamadım.

Ben dün ilk defa tenis oynadım.

Tom Mary kadar iyi tenis oynayabilmeyi diledi.

Tom, bütün öğleden sonrayı tenis oynayarak geçirdi.

Onlar dün tenis oynamadılar, çünkü yağmur yağdı.

Tom'un tenis oynamayı seven bir kız kardeşi var.

Tom tenis oyununda Mary'ye meydan okudu.

Birisi benim tenis raketimi çaldı.

Üniversitemde bir tenis kulübü üyesiydim.

Büyükannem benden daha hızlı yürür, ve benim oynadığımdan daha iyi tenis oynar.

Ben arkadaşım ile bir tenis maçı oynadım fakat kaybettim.

Yumi tenis oynamayacak.

Yumi tenis oynamak için parka gider.

Yumi tenis oynamada iyidir.

Yumi pazar günü tenis oynamaktadır.

O şimdi kortta tenis oynuyor.

O, arkadaşlarıyla tenis oynayacak.

Pazar günü onunla tenis oynardım.

Bacağı onun tenis turnuvasına katılmasını engelleyecek.

Ken ve Joe tenis oynamak için parka gittiler.

Masao tenis kulübünün üyesidir.

Yumiko tenis kulübünün üyesidir.

Frank hasta olamaz. O bütün gün tenis oynuyordu.

Betty bir tenis oyununda bana meydan okudu.

Nancy tenis oynamaz.

Salem'de iken, ben John ile sık sık tenis oynardım.

Akira iyi bir tenis oyuncusu.

Tony, çok iyi bir tenis oyuncusu.

Akira tenis oynamada iyidir.

Kumi, şimdi tenis oynuyor.

Sue okulumuzda en iyi tenis oyuncusu.

Kumi tenis oynuyor mu?

Lucy tenis oynamayı seviyor.

Ellen'da tenis oynamayı seviyor.

Jane erkek kardeşimle tenis oynuyor olabilir.

Ann genellikle okul sonrası tenis oynuyor.

Jane de tenis oynar.

Ann çok iyi tenis oynar.

Keiko'nun okuldan sonra tenis oynadığını gördüm.

Judy ile tenis oynamak istiyorum.

Tom oldukça iyi tenis oynayabilir.

Tom çok iyi tenis oynayabilir.

Tom burada tenis oynayamaz.

Tom çok iyi tenis oynayamaz.

Tom birlikte tenis oynayacak birini bulamadı.

O tenis oynadı.

Ben tenis oynayabilirim.

Tenis oynar mısın?

Ben genellikle tenis oynarım.

Also check out the following words: icattır, geldiniz, İrlanda, danteliyle, ünlüdür, Code, Lyoko'yu, izlemek, hoşuma, yemek.