Turkish example sentences with "senin"

Learn how to use senin in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bu kitaplar senin.

Senin giysilerine ve bisikletine ihtiyacım var.

Senin yardımına ihtiyacım olacak.

Şimdi senin kalkman gereken zaman.

Senin arabanı beğeniyorum.

Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.

Senin oraya gitmeni istiyorum.

O senin mi?

İşte senin için bir mektup.

Geçen yıl Bayan Kato senin öğretmenin miydi?

Geçen sene Bayan Kato senin öğretmenin miydi?

Bunu senin için yapıyorum.

İşte senin çantan.

Bu senin Japonya'ya ilk ziyaretin mi?

İşte senin köpeğin.

Ben senin babanı biliyorum.

Senin babanı biliyorum.

Bu senin kitabın mı?

Senin için akşam yemeği pişireyim mi?

Bugün senin öğle yemeğin için parayı ben ödeyeceğim.

Senin çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.

Patates cipsi senin için iyi değildir.

Babam, senin anneni çok iyi tanır.

Senin bir öğretmen olduğunu biliyorum.

Bu senin şemsiyen mi?

Senin cep telefonun var mı?

Senin için geldim.

Bu senin DVD'n mi?

Senin kız arkadaşına rastladım.

Senin bir sürü kitabın var.

Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.

Doğruyu söylemek gerekirse, ben senin baban değilim.

Senin dilini anlayabiliyorum.

Senin fikirlerin benimkinden farklı.

Senin yanına oturabilir miyim?

Bu senin bisikletin mi?

Senin kitabını arabada bıraktım.

Ben, senin anlamayabileceğin bir dünyada doğdum.

Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.

Dünya senin etrafında dönmüyor.

Benimle dalga mı geçiyorsun yoksa ne? Senin konuşmayı kesmeni ve dersi takip etmeni üç kere istedim.

Senin yaşında bir oğlu var.

Senin için çalışıyorum.

Yakında senin mektubuna cevap verecek.

Windows ile birlikte eklentilere sahip olmak zorundasın yoksa senin dosyalarını okumaz.

Sanırım birlikte yaşamamız senin alışkanlıklarını etkiledi.

Şu senin kitabın mı?

Senin adını arkadaşımdan aldım.

Senin adını biliyorum.

Senin soyadını anlamadım.

Yol üzerinde bir gün senin için iyidir.

Senin saç tıraşı olmanın zamanı geldi.

Ben senin için buradayım.

Senin fikrinle benimki arasında temel bir fark vardır.

O senin kitabındır.

Ömrümün en iyi yıllarını senin için harcamak istemiyorum.

Oh evet,haklısın.Pekala,bu senin ekonomik olan alışveriş şeklin öyleyse.

Defter senin değil, onundur.

Senin iki kitabın var.

Senin parlak bir geleceğin var.

Senin kadar hızlı koşamam.

O senin seçimin.

Meseleyi senin kararına bırakıyorum.

Senin için oradayım.

Senin için buradayım.

Bu senin tek şansın.

Bu senin yegâne şansın.

Bu senin yegâne imkâniyetin.

Senin planına ayak uyduramam.

Senin köpeğin burada. Benimki nerede?

Ben senin cesaretine hayranım.

Senin birkaç kitabın var.

Bisikletimi çaldın ve şimdi ben senin ağzını burnunu dağıtacağım.

Ben senin yapmamı istediğin her şeyi yapacağım.

O, tam senin gibi, iyi bir golfçü.

Senin tanımadığın bu çocuğu tanıyorum.

Senin gerçekten müzik kulağın var.

Senin için barışacağım.

Senin için tartışmaya son vereceğim.

O senin arkadaşın mı?

Senin çevirini onunkiyle kıyasla.

Senin planına katılıyorum.

Senin mektubunu aileme okudum.

Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.

Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.

Senin sınıfında en hızlı kim koşabilir?

Uzayda hiç kimse senin çığlığını duyamaz.

O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.

Bana kızma, ben onu senin hatırın için yaptım.

Ben senin için herhangi bir şeyi yapmaya hazırım.

Senin için her şeyi yapacağım.

Senin kararını tasvip etmiyorum.

Senin takım bizimkinden daha güçlü.

Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.

Biz senin işini paylaşıyoruz.

Yarın meşgulüm, senin yerine gelemem.

Senin gelmek istemediğini düşündüm.

Kaza için seni suçlamıyorum, senin hatan değildi.

Senin odan, 504: beş-sıfır-dört

Ben senin yaşındayken, Virgil ve diğerlerinin hepsini ezbere bilirdim.

Senin çok paran var, ve benim hiç.

Also check out the following words: Anahtarlara, enerjik, öğünden, içeriz, Sekreterim, terfî, sıkıştırıyor, Jon, Japonya'daki, dağ.