Turkish example sentences with "sık"

Learn how to use sık in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

O, kahvaltısını sık sık orada yer.

O, kahvaltısını sık sık orada yer.

Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.

Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.

O öğrenciyken, sık sık diskoya giderdi.

O öğrenciyken, sık sık diskoya giderdi.

Sık sık Londra'ya giderim.

Sık sık Londra'ya giderim.

Nişanlısıyla sık sık konuşur.

Nişanlısıyla sık sık konuşur.

Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

Sık sık yurtdışına çıkar mısın?

Sık sık yurtdışına çıkar mısın?

Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.

Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.

Onu sık sık görüyor musun?

Onu sık sık görüyor musun?

Çocukken sık sık denizde yüzmeye giderdim.

Çocukken sık sık denizde yüzmeye giderdim.

Onun şu amcası sık sık Amerika'yı ziyaret etti.

Onun şu amcası sık sık Amerika'yı ziyaret etti.

Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.

Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.

Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.

Köpeğim sık sık çimene uzanır.

Köpeğim sık sık çimene uzanır.

Kışın sık sık nezle oluyorum.

Kışın sık sık nezle oluyorum.

Kışın sık sık soğuk alıyorum.

Kışın sık sık soğuk alıyorum.

Gençken sık sık beyzbol maçlarını izlemeye giderdim.

Gençken sık sık beyzbol maçlarını izlemeye giderdim.

Gençken sık sık beyzbol maçlarını izlerdim.

Gençken sık sık beyzbol maçlarını izlerdim.

Sık sık onu ziyaret ederim.

Sık sık onu ziyaret ederim.

O soru bana sık sık soruldu.

O soru bana sık sık soruldu.

Ben sık sık onun bu şarkıyı söylediğini duydum.

Ben sık sık onun bu şarkıyı söylediğini duydum.

Patronum sık sık işe gelmediğim için beni azarladı.

Patronum sık sık işe gelmediğim için beni azarladı.

Doraemon sık sık gülümser.

Doraemon sık sık gülümser.

O, sık sık Tokyo'ya gider.

O, sık sık Tokyo'ya gider.

O, sık sık onun cahilliğinden yararlanır.

O, sık sık onun cahilliğinden yararlanır.

Sık sık babasının arabasını sürer.

Sık sık babasının arabasını sürer.

O, sık sık gözleri kapalı düşünüyor.

O, sık sık gözleri kapalı düşünüyor.

Sık sık gece geç saatlere kadar kitap okur.

Sık sık gece geç saatlere kadar kitap okur.

O, sık sık âşık olur.

O, sık sık âşık olur.

Ben sık sık babamla birlikte sinemaya gittim.

Ben sık sık babamla birlikte sinemaya gittim.

Tom oldukça sık abartır.

Tom oldukça sık dışarıda yiyor.

Ben bir öğrenci iken, ona sık sık yazdım.

Ben bir öğrenci iken, ona sık sık yazdım.

Bay Newman sık sık Japonya geliyor.

Bay Newman sık sık Japonya geliyor.

Ben sık sık onun piyano çaldığını duyarım.

Ben sık sık onun piyano çaldığını duyarım.

Mümkün olduğunca sık sözlüğe bakın.

Kışın sık sık kayak yapmaya gittim.

Kışın sık sık kayak yapmaya gittim.

Ben sık sık nehirde balık tutmaya giderim.

Ben sık sık nehirde balık tutmaya giderim.

Ben sık sık ondan bir mektup alırım.

Ben sık sık ondan bir mektup alırım.

Ben sık sık onu ziyaret ederim.

Ben sık sık onu ziyaret ederim.

O, beni azarladığı kadar sık Terry'i azarlar.

Ben bir çocukken, sık sık yatakta kitap okudum.

Ben bir çocukken, sık sık yatakta kitap okudum.

Ben çok sık kayak yapmaya giderim.

İşte sık sık yemek yediğim restoran.

İşte sık sık yemek yediğim restoran.

O, sık sık soğuk algınlığına yakalandı.

O, sık sık soğuk algınlığına yakalandı.

Şu çocuk sık sık bir top ile pencerelerimizi kırıyor.

Şu çocuk sık sık bir top ile pencerelerimizi kırıyor.

Ben sık sık okuldan sonra futbol oynarım.

Ben sık sık okuldan sonra futbol oynarım.

O yurt dışındayken, sık sık Skype kullandı.

O yurt dışındayken, sık sık Skype kullandı.

O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı.

O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı.

Tom her gün buraya gelmiyor, ama oldukça sık geliyor.

O, sık sık geç gelir.

O, sık sık geç gelir.

Ben sık sık onunla sohbet ederim.

Ben sık sık onunla sohbet ederim.

Sık sık grip oluyorum.

Sık sık grip oluyorum.

Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.

Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.

Also check out the following words: hep, görüşmesi, yapacağım, balıkları, arasındakilerden, korunmaktadır, yakalamak, yasadışıdır, naif, tilkisi.