Turkish example sentences with "hiç"

Learn how to use hiç in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil.

Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.

Hiç kimse bilmiyor.

O kitabı hiç okumadım.

Kapta hiç su var mı?

Bunu hiç kimse anlamıyor.

Hiç kimse beni anlamıyor.

Beni hiç şaşırtmadı.

Hiç kimse bilmeyecek.

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.

Hiç elman var mı?

Bu evde hiç kimse yaşamıyor.

Hiç kimse bizi kontrol edemez.

Gelecekte ne olacağını hiç kimse bilmiyor.

Bundan sonra ne olacağını hiç kimse bilmiyor.

Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.

Hiç kimse bana yardım etmedi.

Hiç kimse beni durduramaz!

Hiç kimse gelmedi.

Hiç şeker var mı?

Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.

Her şahsın öğrenim hakkı vardır. Öğrenim hiç olmazsa ilk ve temel safhalarında parasızdır. İlk öğretim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretim, liyakatlerine göre herkese tam eşitlikle açık olmalıdır.

Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.

Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.

Odada hiç kimse yoktu.

Böyle harika bir gün batımı hiç görmemiştim.

Hiç kız kardeşin var mı?

Hiç elmaların var mı?

Benim hiç param yok.

Onu hiç kimse bilmiyordu.

Hiç kimse benimle konuşmuyor.

Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.

Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.

Bana geçmiş günlerimi hatırlatmaksızın bu kitabı hiç okumadım.

Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.

Hiç kimse onun adını bilmiyor.

Hiç çocukların var mı?

Tokyo Kulesi'ni hiç gördün mü?

Konuştum ama hiç kimse beni dinlemedi.

Daha önce Kyoto'yu hiç ziyaret ettin mi?

John'dan başka hiç kimse onu duymadı.

Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.

Öğretmenlere hiç olmaz mı?

Onun fikirleri ona hiç para kazandırmadı.

Dünün aksine bugün hava hiç sıcak değil.

Hiç uyumadan tam 24 saat çalıştım.

Kazanın nasıl olduğunu hiç kimse anlayamıyor.

Hiç kanji yazamaz.

Onun kim olduğuna dair hiç fikrin var mı?

O bebek aslında hiç de şirin değil.

Hiç Kanada'ya gittin mi?

Hiç kimse bir sonraki yarışta kimin kazanacağını bilmiyor.

Hiç Japon birası var mı?

Başka hiç kimse yaralanmadı.

Onlar hiç kimseyi görmediklerini söylediler.

Hiç yabancı bir ülkede bulundun mu?

Hiç yurt dışında bulundun mu?

Hiç sorun değil!

Onun hiç kardeşi yok.

Böyle güzel bir kız hiç görmedim.

Hiç Kyoto'yu gezdin mi?

Savaş hiç kimseyi mutlu etmez.

Onun için bütün yaptıklarıma rağmen o hiç teşekkür etmedi.

Onun dışında başka hiç kimse partiye gelmedi.

Ona hayran olmayan hiç kimse yoktu.

Ben, dün hiç zaman kaybetmeden teyzemi hastanede ziyaret ettim.

Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.

Hiç kimse onun onu sevip sevmediğini bilmiyor.

Yurt dışında hiç bulunmadım.

Herhangi bir ev, hiç olmamasından daha iyidir.

Bu tavuk bu günlerde hiç yumurtlamıyor.

O işten hiç para kazandın mı?

Bugün için hiç biletin var mı?

Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.

Ben daha önce böyle güzel bir kız hiç görmemiştim.

Uzayda hiç kimse senin çığlığını duyamaz.

Evde hiç kahve yok.

Amanın, sen haklısın, ben onu hiç bilmiyordum.

Onun hiç çocuğu yok.

Hiç kimse kendi başına kendisi için yaşayamaz.

Hiç dikkate alma.

Tom'un açık artırmada ortaya çıkacağından hiç şüphem yok.

Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmeden önce hiç İngilizce eğitimi almamıştı.

Ne yazık ki neredeyse hiç Almanca konuşamıyorum.

Onun piyano çaldığını hiç duydunuz mu?

O, hiç mutlu değildir.

O, hiç tereddüt etmeden kendi arabasını sattı.

"Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? " "Hayır, hiç. "

Gölette neredeyse hiç su yok.

Onların okuyamaması veya hiç yazmaması anlamında onlar cahil değiller.

İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.

Hiç kuşkusuz o bir güzel, ama onun hataları var.

O kadar fakir doğdu ki hiç okul eğitimi almadı.

Benim oynamak için hiç arkadaşım yok.

Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.

O günlerde Japonya'da hiç radyo yoktu.

O zamanlar hiç radyo yoktu.

Ondan şüphe etmek hiç aklıma gelmedi.

Masanın altında hiç kitap var mı?

Hiç kimse öğrenmek için çok yaşlı değildir.

Ona hiç antipati duymuyorum.

Also check out the following words: hissedemedim, sayıyla, yeniyor, Avrupalıların, muhbirlerini, kullanıyorlardı, çete, güpegündüz, soydular, bıçaklarla.