Turkish example sentences with "hayal"

Learn how to use hayal in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bir zaman makinen olduğunu hayal et.

Haberi duyunca hayal kırıklığına uğradık.

Elektriksiz ve susuz bir dünya hayal edemeyiz.

Sensiz bir hayat hayal edemem.

Hayal edebilir misin?

John'a güvenebilirsin. O seni asla hayal kırıklığına uğratmayacak.

Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.

Olmayı hayal ettiğimiz kadar mutlu ya da mutsuz değiliz.

İnsanoğlunun hayatında niçin hayal kırıklıkları vardır?

Claude; sınıfımda klorofil dolayısıyla yeşil tenli olan ototrofik bir çocuk, ayın ormanlaşmasını hayal ediyor.

Litvanya'ya gitmeyi ve yaşamayı hayal ediyorum.

O beni hayal kırıklığına uğrattı.

Horatio, Cennette ve Dünyada sizin felsefenizde hayal edilenden çok daha fazla şeyler vardır.

Bilmek bir şey değildir, hayal gücü her şeydir.

Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.

O, kimsenin hayal edemeyeceği en büyük sıkıntıya katlandı.

Seni asla hayal kırıklığına uğratmayacağım.

Bazen evi hayal ederim.

Kitabın tamamını okursanız hayal kırıklığına uğramazsınız.

Kaybolacağını asla hayal etmedim.

Bunu hayal bile edemiyorum.

Müzik bizim hayal gücümüzü besler.

Haberle ilgili hayal kırıklığından dolayı iç çekti.

Haberi duyduğumda hayal kırıklığından başka bir şey hissedemedim.

Gerçekten bir Alice vardı, fakat Harikalar Diyarı hayal gücünün bir uydurmasıdır.

Burada seninle buluşmayı asla hayal etmedim.

Tom beni hayal kırıklığına uğrattı.

Onun davranışı arkadaşlarının çoğunu hayal kırıklığına uğrattı.

O aşkta hayal kırıklığına uğradı.

Onlar hayal kırıklığına uğradılar.

O, yeni pozisyonundan vazgeçerek karısını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

Bir roman yazarken, hayal gücümüzü çalıştırırız.

Tom Mary'nin zaten evli olduğunu duyduğu için hayal kırıklığına uğradı.

Tom Mary'nin performansında hayal kırıklığına uğradı.

Mary bir gün bir prensle karşılaşacağını ve onların evleneceklerini hayal etti.

Ben onun evlilik yaşamına hayal kırıklığına uğradım.

Onun hayal edebileceğinden daha değerli bir yüzüğü var.

Tom Boston'un merkezinde bir ev sahibi olmayı hayal ediyor.

Piknik bir hayal kırıklığıydı.

Ben böylesine sakin bir yer olduğunu asla hayal etmedim.

John'un zamanında geldiğini hayal bile edemiyorum.

Tom'un vize alamadığını duymak bizi hayal kırıklığına uğrattı.

Mary, Tom hakkında hayal kurardı.

Mary, Tom'la evlenmeyi hayal ederdi.

Mary evlenme hakkında hayal kurardı.

Tom biraz hayal kırıklığı uğramış gibi görünüyordu.

Tom kendini birini vururken hayal edemedi.

Tom her zaman bir kelle avcısı olmayı hayal etti.

Seni hayal kırıklığına uğratmamak için elimden geleni yapacağım.

Tom seni hayal kırıklığına uğratmayacaktır.

Hayal kırıklığına uğramayın.

Yokluğun beni hayal kırıklığına uğrattı.

Büyükannemi hayal meyal hatırlıyorum.

Oğlum hayal kırıklığına uğrattı.

Tom'un etkili bir hayal gücü var.

Tom hayal kırıklığına uğramış hissetti.

Tom bir rock yıldızı olmayı hayal etti.

Tom hayal kırıklığına uğramak istemiyor.

Tom kesinlikle izleyiciyi hayal kırıklığına uğratmadı.

Yapılacak çok az şey olması beni hayal kırıklığına uğrattı.

Tam olmanı hayal ettiğim insan tipisin.

Hayal gücüne egzersiz yaptırmalısın.

Hayal gücü, tüm uygarlığın köküdür.

Ben hayal gücümü kullandım.

Sonuçlarda hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.

Arkadaşımın burada olmaması beni hayal kırıklığına uğrattı.

Eğer o onların ona beş günlük ücretli izin vermelerini umuyorsa, hayal kırıklığına uğrayacaktır.

Mary, onun ilkokul günlerinde, bir öğretmen olmayı hayal ediyordu.

Mary'nin onu gerçekten söyleyeceğini hayal edemedi.

Tom Mary'yi hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

Tom Mary'yi hayal kırıklığına uğrattı.

O hayal kırıklığına uğradı.

Tom hayal görüyordu.

Onu hayal kırıklığına uğratma.

Tom hayal kırıklığına uğradı.

Seninle hayal kırıklığına uğradım.

O her zaman hayal kuruyor.

O, evi hakkında hayal kurdu.

Nasıl hissettiğini hayal edebiliyorum.

Ben öyle bir hayatı hayal edemiyorum.

Biz onunla hayal kırıklığına uğradık.

Biraz hayal kırıklığına uğradım.

Sanki hayal görüyormuşum gibi hissettim.

Sanki hayal görüyormuş gibi hissediyorum.

Ben oğlumla hayal kırıklığına uğradım.

Ben onu senin hayal gücüne bırakıyorum.

Onunla karşılaştığımı hayal meyal hatırlıyorum.

Onun yeni filmi hayal kırıklığına uğratıcıdır.

Onun çok canlı bir hayal gücü var.

Beni hayal kırıklığına uğratma.

Mary sık sık düğününü hayal eder.

O, sonuçlarla ilgili hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.

Böyle bitireceğimizi asla hayal etmedim.

Onda hayal kırıklığına uğradım.

Onu hayal edemezsiniz, değil mi?

Onun burada olmaması beni hayal kırıklığına uğrattı.

O, sonuçtan dolayı hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu.

Senin aramaman beni hayal kırıklığına uğrattı.

Yemek kötü olduğunda, gerçek bir hayal kırıklığıdır.

Seninle burada karşılaşacağımızı asla hayal etmedim.

Birincilik ödülünü kazanacağımı hiçbir zaman hayal etmedim.

Also check out the following words: yaşayış, sağlayan, türlü, koruma, vasıtalarıyla, tamamlanan, adil, elverişli, ücrete, gözetilmeksizin.