Turkish example sentences with "buldu"

Learn how to use buldu in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

O okulu beş yıl önce buldu.

Kız ölü bir adam buldu

O, yeni okuldaki hayata kendini alıştırmayı çok zor buldu.

Bu bilgiyi internetten buldu.

Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.

O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.

Tom ofis kapısını kilitli buldu.

Tom kaybettiğini sandığı anahtarları buldu.

Tom aradığı anahtarları buldu.

Tom çevrim içi aradığı bilgiyi buldu.

Tom çekmeceyi boş buldu.

Tom kapıyı kilitli buldu.

Tom sandalyeyi gayet rahat buldu.

Tom makaleyi ilginç buldu.

Tom ona inanmayı zor buldu.

Tom o kitabı okumayı zor buldu.

Ken iyi bir fikir buldu.

O benim bisikletimi buldu.

O, onun ne söylediğini anlamayı olanaksız buldu.

Meg dört yapraklı yonca buldu.

Yazar Hollandalı ve Amerikalı öğrencilerle çalışırken hangi kültürel farklılıkları buldu?

Tom aradığı şeyi buldu.

Tom testi zor buldu.

Harcama 200.000 yen'i buldu.

Sabah onları güvertede buldu.

Sabaj 02:00 de o nihayet çözümü buldu.

Tom, Mary ve John'un bir resmini buldu.

Tom uyandığında kendini garip bir odada buldu.

Beklenildiği gibi, Yeni Yıl Arefesinde Tom cesaret buldu ve topallayarak partiye yürüyebildi.

Tom bana bir taksi buldu.

Tom haberini duyurmanın yeni bir yolunu buldu.

Tom raporu güncel bir web sitesinde buldu.

Tom kendini Fransızca olarak ifade etmeyi zor buldu.

Tom Mary'yi mutfak zemininde bilinçsizce yatarken buldu.

Tom görünmeden Mary'yi izlemeyi oldukça kolay buldu.

Müttefik askeri liderler Japon planını yenmek için bir yol buldu.

Polis köpeği onun çantasındaki kokainin izini buldu.

Tom bagajı açtı ve onu boş buldu.

Tom bir iş buldu.

Babasını mutfakta yatarken buldu.

Tom bu saati bir garaj satışında buldu.

Tom hazineyi gölün dibinde buldu.

Tom konuşmak için Mary'yi eğlenceli buldu.

Tom nefes almayı çok zor buldu.

Tom sadece güneşte oturmayı ve müzik dinlemeyi oldukça eğlenceli buldu.

Tom bir sokak müzisyeni olarak geçinmeyi zor buldu.

Tom Mary'nin ondan hiç hoşlanmadığına inanmayı zor buldu.

Tom Mary'yi anlamayı zor buldu.

Tom ücretsiz golf oynayabileceği bir yer buldu.

Tom evine yakın kısmi-zamanlı bir iş buldu.

Tom sevdiği bir iş buldu.

Tom caddede yüz dolarlık kağıt para buldu.

Tom, çöp tenekesinin yanında bir silah buldu.

Tom kampüsümüzden çok uzakta olmayan iyi bir restoran buldu.

Tom sonunda hoşlandığı bir iş buldu.

Polisler park yakınında terk edilmiş bir arabada bir ceset buldu.

Kayıp kitabımı kim buldu?

Kayıp bir köpeği kim buldu?

Araştırma ekibi onu uçurumun dibinde uzanırken buldu.

O bir daktilocu olarak iş buldu.

İstasyona vardığında, trenini gitmiş buldu.

Polisler Tom'un bisikletini buldu.

Polisler Tom'un cebinde bir intihar notu buldu.

O, Mary için güzel bir daire buldu.

Kate kaybettiği saati buldu.

Bob çeşitli fındık türleri buldu.

İşi şans eseri buldu.

Tom blokun etrafını dolaştı ve park etmek için bir yer buldu.

O bana bir taksi buldu.

Ona bir koltuk buldu.

Tom Mary'ye bir iş buldu.

Tom sonunda bir iş buldu.

O, bana hoş bir kravat buldu.

O bana iyi bir iş buldu.

O, onu yakışıklı buldu.

O bana iyi bir koltuk buldu.

Tom, Mary'nin katilini mahkum etmemiz için ihtiyacımız olan delili buldu.

Yaz için bir mağazada iş buldu.

O, bozuk bir kamera buldu.

O, bana iyi bir koltuk buldu.

Tom, Mary'yi itici buldu.

Tom başka bir iş buldu.

O son zamanlarda hoş bir iş buldu.

Mahkeme onu suçlu buldu.

Tom, Mary'yi ilginç buldu.

O, benim için güzel bir kravat buldu.

O, bir daktilo memuru olarak bir iş buldu.

O, filmi çok sıkıcı buldu.

Tom Mary'nin nerede olduğunu buldu.

Tom Mary'yi çok samimi buldu.

Allahtan, o iyi bir koltuk buldu.

O, bahçede bir top buldu.

O, bebeğini hâlâ uykuda buldu.

O, ebeveynlerini buldu.

O, masanın altındaki kutuyu buldu.

O, çantasını masanın altında buldu.

O, onu girişin yanında dururken buldu.

O, babasını memnun etmeyi zor buldu.

O, kutuyu kaldırmaya çalıştı fakat bunu imkansız buldu.

Uyandığında kendini bir bankın üstünde uzanırken buldu.

O bir para buldu.

Also check out the following words: yazılımı, derlerken, sorunlarla, karşılaşıyorum, konveks, güvenlik, duvarı, sistemiyle, sunucuyu, yapılandırmam.