Turkish example sentences with "başkan"

Learn how to use başkan in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Başkan, askeri güçleri çağırdı.

Başkan çoğunluğun oyu ile seçilecek.

Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.

Başkan yasa tasarısını veto etti fakat Kongre onun vetosunu geçersiz kıldı.

Dwight Eisenhower, 1952'de başkan olarak seçildi.

Başkan, kasabaya helikopter ile uçuyor.

Bu başkan hatıralarını yazdı.

Başkan gelmedi ama, yerine başkan yardımcısını gönderdi.

Başkan gelmedi ama, yerine başkan yardımcısını gönderdi.

Başkan Lincoln daveti kabul etti.

Binlerce insan Başkan Lincoln'u görmeye gitti.

Başkan Lincoln bu belgelerin tüm beşini yazdı.

Başkan Jefferson kızmıştı.

Başkan Jefferson Avrupa ile ticaret yasağını emretti.

Jefferson 1801'in o ilk günlerinde mutlu bir başkan oldu.

Başkan Jefferson uzun sürecek ticaret yasağı istemiyordu.

Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.

Başkan Washington'dan eylül ayı başlarında ayrıldı.

İşi başkan yardımcısına bırakacaktı.

O, üç yıl başkan olarak görev yaptı.

Onun gibi bir kişinin başkan seçilme sorunu olmazdı.

Cumhuriyetçi Parti liderleri Başkan Hayes'i eleştirdi.

Başkan savaş olacağından emindi.

Başkan Roosevelt, Japonya'da hemen karşılık vermemeye karar verdi.

Amerikalıların çoğu Başkan Wilson ile mutabık kalmıştı.

Yeni başkan, sıcak ve samimi bir insandı.

Başkan Taft arkadaşına sıcak bir veda mektubu yazdı.

Hiç kimse Başkan Reagan'ı durdurabilecek gibi görünmüyordu.

Hiç kimse Başkan Buchanan'ın Kongreye gönderdiği mesajı sevmedi.

Başkan tarafından yapılan konuşma taraftarlarını mutlu etti.

Tom başkan olarak atanmayı beklemiyordu.

Kim başkan seçilecek?

Kimin başkan olarak seçilmesi gerektiğine dair hararetli bir tartışma vardı.

Başkan Lincoln kulağının tam sol arkasından kafasına sıkılan bir kurşunla bir suikast sonucu öldürüldü.

Başkan dört yıl boyunca yönetir.

Hızlı bir karar için endişeli olduğundan, başkan bir oy için çağrıda bulundu.

Mike başkan seçildi.

Onlar Tom'u başkan atadılar.

Biz Jack'i başkan seçtik.

Biz James'i başkan seçtik.

Başkan gelecek ay Washington'dan Paris'e hareket eder.

Lincoln 1860 yılında başkan seçildi.

Ben, başkan olarak Don Jones'u aday göstermek istiyorum.

Tom, komitenin başkan vekili oldu.

Başkan toplantıyı açtı.

Biz onu başkan seçtik.

O, başkan seçildi.

Başkan şimdi dışarda.

O başkan seçildi.

O, başkan olarak istifa etti.

O, eski bir başkan karısıydı.

Başkan güçlü görünüyordu.

Başkan Wilson şok oldu.

Başkan prensiplerinden vazgeçmedi.

Öğrenciler onu başkan seçtiler.

Başkan Hayes yasa tasarısını veto etti.

Başkan Jackson onaylamadı.

Başkan Roosevelt öfkelendi.

Başkan Roosevelt memnundu.

Onlar Amerika'da herhangi birinin başkan olabileceğini söylüyorlar fakat belki gerçekten doğru değildir.

O, başkan olarak görev yaptı.

Biz onu başkan yaptık.

O, başkan olarak atandı.

Onlar onu başkan seçtiler.

Ben başkan olarak atandım.

Başkan yatakta kaldı.

Başkan yaralanmadı.

Yeni başkan ne yapardı?

Başkan Arthur tasarıyı veto etti.

Başkan Van Buren rahatsızdı.

Başkan güçsüz görünüyordu.

Başkan yeni bir plan önerdi.

Başkan Folk öneriyi geri çekti.

Taft başkan olmak istemedi.

Güçlü bir başkan olmamıştı.

Başkan Monroe bir köle sahibiydi.

Başkan öneriyi reddetti.

Nixon başkan olmak üzereydi.

Santa Ana başkan olarak emekliye ayrıldı.

Başkan Japonya ziyaretini erteledi.

Başkan Cleveland uzlaşmaya varmak zorunda kaldı.

Başkan yeni bir yönetici adadı.

Başkan arabaya biniyor.

Başkan derhal eylem istedi.

Onu başkan olarak seçmeyi uygun buldular.

Beş gün sonra, Başkan Taylor öldü.

Başkan bu sabah Amerika'ya hareket etti.

Birçok kişi Başkan Wilson'u kınadı.

Başkan planın lehinde miydi?

Calhoun bir sonraki başkan olmak istiyordu.

Onun başkan olarak atanmasını kabul etti.

Başkan olarak elinden geleni yapmaya söz verdi.

Başkan olmak istemediğini söyledi.

Başkan Clinton suçlamayı reddetti.

Başkan soruları rica etti.

Başkan barış istiyor, değil mi?

Başkan TV'de ulusa seslendi.

Başkan Grant yasa dışı bir şey yapmamıştı.

Başkan Johnson anlaşmayı reddetti.

Başkan Roosevelt karara karşı çıktı.

Başkan büyük bir dinleyiciye hitap etti.

Also check out the following words: kahraman, olmasıdır, henüz, hazır, evleri, yaptığını, hafta, annesine, yazmaktan, kalmaz.