Turkish example sentences with "aynı"

Learn how to use aynı in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

İkimiz de aynı yaştayız.

Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi ile aynı şehirdedir.

Çalşmak sadece ekonomik yararlar ve maaş için önemli değildir, fakat aynı zamanda sosyal ve psikolojik ihtiyaçlar ve toplumun iyiliği için bir şey yapma duygusu için.

Bir naif tilkisi yoktur. Aynı şekilde, kusursuz bir adam diye bir şey de yoktur.

Naif bir tilki yoktur. Aynı şekilde, hatasız bir adam diye bir şey de yoktur.

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.

Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

Aynı hatayı tekrar yapma.

Onunla ben aynı sınıftayız.

Genellikle onunla aynı fikirde olurum.

Karabük'te, aynı zamanda Süper Lig takımı Kardemir Karabükspor'un da sponsoru olan "Kardemir" adında bir demir-çelik fabrikası vardır.

Şarkıcı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda Avrupa'da da ünlü.

Bir ölçüde seninle aynı fikirdeyim.

Aynı fikri destekliyorum.

Onlar asla aynı fikirde olmayacaklar.

Sadece sen değil aynı zamanda ben de suçlanacaktım.

Çok sayıda tutucu Amerikalı onunla aynı fikirdeler.

O ve ben aynı yaştayız.

Bizim okulumuz sizinkiyle aynı büyüklükte değildir.

Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.

O mutsuz insanlarla aynı fikirdeydi.

Bu konuda onlarla aynı fikirde olamam.

Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.

Biz hepimiz seninle aynı fikirdeyiz.

Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.

Ben seninle aynı fikirde olamam.

Benim doğum günüm 12 Haziran. Magdalena, benimle aynı günde ve yılda doğdu.

Eğer ben seksen yaşında olsam ve o hâlâ yaşasa, bana aynı öğüdü verir.

Aşık olmak sevmekle aynı değildir. Bir bayana aşık olabilirsin ve hâlâ ondan nefret edebilirsin.

Onlar aynı anda Paris'e vardılar.

Bilim adamı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda yabancı ülkelerde de ünlü.

Seninle aynı fikirdeyim.

Aynı şeyi tekrar tekrar söylüyorum.

Aynı kolejde okumaları sebebiyle en iyi arkadaş oldular.

O, üç tane yedi ve yine aynı sayıda yiyebileceğini söyledi.

Aynı Japonya hakkında da doğrudur.

Hep aynı dizeleri çalarsan monotonluk gelişir.

İki insan aynı akla sahip değildir.

Farklı aklı olanlara, aynı dünya bir cehennem ve bir cennettir.

Ben bu konuda seninle aynı fikirde olamam.

Ben o konuda zorunlu olarak seninle aynı fikirde olamam.

Ben o konuda seninle aynı fikirde değilim.

Bu bağlamda, ben tamamen sizinle aynı fikirdeyim.

Biz bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz.

İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.

Sadece babasını değil, aynı zamanda oğlunu da tanıyorum.

Babamla aynı görüşü paylaşmıyorum.

Onların hepsi aynı.

Herkes sizinle aynı fikirde.

Tom ve kız arkadaşı aynı sınıfta.

Tom ve köpeği aynı odada uyur.

Tom ve erkek kardeşi yaklaşık aynı boyda.

Herkes aynı şekilde düşünüyor.

Herkes aynı şeyi düşünüyor.

Seninle aynı sorunu yaşıyorum.

Clay Adams'ın tüm politikaları ile aynı fikirde değildi.

O, otobüste bulduğum şemsiye ile aynı.

O, otobüste bulduğum aynı şemsiye.

Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.

Kenji ile aynı okula gidiyorum.

Biz, o zaman aynı sınıftaydık.

Biz işe gitmek için aynı otobüse bineriz.

Biz aynı sınıfta İngilizce öğrenimi görmekteyiz.

Biz aynı okula gideriz.

Biz aynı günde doğduk.

Meg Ken ile yaklaşık aynı boydadır.

Kim ve ben aynı yaştayız.

"A B ye eşittir" " Eğer ve sadece B gerçekse A doğrudur". ile aynı anlamı vardır.

Tesadüfen onunla aynı trene bindim.

Biz aynı kumaştan kesilmişiz.

Hepiniz aynı zamanda konuşmayın.

Bu kaybettiğim aynı saattir.

Bu benim sahip olduğum saatle aynı.

Edward Everett Lincoln ile aynı fikirde değildi.

Jefferson Madison ile aynı fikirdeydi.

O, İngilizce çalışıyor, ama aynı zamanda Almanca çalışıyor.

Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı.

O tam olarak benimle aynı fikirde değildi.

Ben sadece ona biraz tavsiye vermedim, aynı zamanda onunla oral seks yaptım.

Ben sadece ona biraz tavsiye vermedim aynı zamanda onunla oral seks yaptım.

Bu içecek açıkça çayla aynı tada sahip.

Bu içecek açıkça çay ile aynı tadı içeriyor.

Heyecanlanmak, kızmakla hiç de aynı değildir.

O, buraya her gelişinde, aynı yemeği ısmarlar.

Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

Roger şarkı yazmayı seviyordu. Aynı zamanda kendi şarkılarını sahnede söylemeyi de seviyordu.

Sen benim genç kızımın oğlun ile aynı yaşta olduğunu biliyorsun.Onların nişanlanmalarına karar vermemin nedeni budur.

İki çocuk aynı yaştalardı.

Aynı durumdayız gibi görünüyor.

Birçok insan sizinle aynı fikirde olurdu.

Yerinde olsam, aynı şeyi yaparım.

Yerinde olsam, böyle zor bir durumda aynı şeyi yaparım.

Jane annesinin taktığı gibi aynı kurdeleyi taktı.

Hepimiz aynı teknedeyiz.

Onlar sadece protestoyu görmezden gelmediler, aynı zamanda basına yalan söylediler.

Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.

Sadece klasik müziği değil aynı zamanda jazzı da severim.

Amerika'daki yaşlı insanlara diğer birçok ülkede aldıkları saygı aynı derecede verilmez.

İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.

Sizinle tamamen aynı fikirde değilim.

Also check out the following words: geleceğin, Bugünlük, yeter, gideceğim, çikolatalı, karşılamayı, öneririm, dönmeyi, durdursane, edersin.