Learn how to use ayakkabılarını in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.
Translate in Safari and other macOS apps in one click.
Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.
Get for freeInstall it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.
Get for free
Susan babasının ayakkabılarını parlattı.
Translate from Turkish to English
O çocuk ayakkabılarını güçlükle bağlayabildi.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını giy.
Translate from Turkish to English
Eski ayakkabılarını çıkararak yenilerini giydi.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını temiz tutmalısın.
Translate from Turkish to English
Benim çocuklarım ayakkabılarını çabucak eskitiyorlar.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını giydi.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını çıkardı.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını kapıda çıkardı.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını giymemişti.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını bağlamayı unuttuğunu fark etti.
Translate from Turkish to English
Tom Mary'nin evine girmeden önce ayakkabılarını çıkarmasını istedi.
Translate from Turkish to English
O ayakkabılarını parlattı.
Translate from Turkish to English
O ayakkabılarını bağladı.
Translate from Turkish to English
İyi ayakkabılarını giyin.
Translate from Turkish to English
Lütfen ayakkabılarını giy.
Translate from Turkish to English
O, ayakkabılarını parlattı.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını paspasta sil.
Translate from Turkish to English
O, ayakkabılarını giymek için durdu.
Translate from Turkish to English
O, onlara ayakkabılarını çıkarmalarını söyledi.
Translate from Turkish to English
Yardımcısı ayakkabılarını parlattı.
Translate from Turkish to English
Tom, Mary'ye ayakkabılarını cilalattı.
Translate from Turkish to English
Yeni ayakkabılarını giymeye çalıştı.
Translate from Turkish to English
Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını parlat.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını çıkarmana gerek yok.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını bağla.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını nerede bıraktın?
Translate from Turkish to English
Japonya'da insanlar bir eve girdikleri zaman ayakkabılarını çıkarırlar.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını nasıl bağlayacağını bilmiyor.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını tek başına bağlayamaz.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını bağlayamaz.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını bağlayamıyor.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını çıkarttı.
Translate from Turkish to English
Bakıyorum ayakkabılarını çıkarmamışsın.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını seviyorum.
Translate from Turkish to English
Tom çamurlu ayakkabılarını çıkardı.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını bağlamak için eğildi.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını çıkardı ve terlikleri giydi.
Translate from Turkish to English
Tom, ayakkabılarını ve çoraplarını çıkardı.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını çözmeye başladı.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını kapıda çıkarman gerekiyor.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını kapıda çakarmalısın.
Translate from Turkish to English
Japonlar bir eve girdiklerinde ayakkabılarını çıkarırlar.
Translate from Turkish to English
Japon evlerinin içinde ayakkabılarını çıkar.
Translate from Turkish to English
Kız kardeşim her pazar günü ayakkabılarını yıkar.
Translate from Turkish to English
Tom John'un ayakkabılarını giyiyor.
Translate from Turkish to English
Yaptığı ilk şey, bağcıklarını çözüp ayakkabılarını kaldırmaktır.
Translate from Turkish to English
Burada ayakkabılarını çıkarmalısın.
Translate from Turkish to English
Tom, herkesten ayakkabılarını çıkarmalarını istedi.
Translate from Turkish to English
Lütfen içeri girmeden önce ayakkabılarını çıkar.
Translate from Turkish to English
Lütfen ayakkabılarını çıkarır mısın?
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını çıkar.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını çamur etmemek için dikkatliydi.
Translate from Turkish to English
Herkes ayakkabılarını çıkarsın!
Translate from Turkish to English
Aritmetik ayakkabılarını çıkarmadan yirmiye kadar sayabilmektir.
Translate from Turkish to English
Ben Tom'un ayakkabılarını onun için cilaladım.
Translate from Turkish to English
Tom'un ayakkabılarını cilaladım.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını ayakkabı çekeceğiyle giydi.
Translate from Turkish to English
Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını cilalamayı unutma.
Translate from Turkish to English
Umarım çıkmadan önce ayakkabılarını temizlemeyi unutmazsın.
Translate from Turkish to English
Tom herkesten ayakkabılarını çıkarmalarını istedi.
Translate from Turkish to English
Niye verdin ayakkabılarını ona?
Translate from Turkish to English
Tom'un ayakkabılarını nereden aldığını öğrenmek istiyorum.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını koymak için eğildi.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını nerede çıkardın?
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını cilaladı.
Translate from Turkish to English
Japonlar bir eve girmeden önce ayakkabılarını çıkarırlar.
Translate from Turkish to English
Dan, beyaz tenis ayakkabılarını giydi.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını nasıl bağlayacağını biliyor musun?
Translate from Turkish to English
Tom Mary'ye onların biçimsiz olduklarını düşünmesine rağmen onun ayakkabılarını sevdiğini söyledi.
Translate from Turkish to English
Bir Japon evine girerken ayakkabılarını çıkarmalısın.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını bağladı.
Translate from Turkish to English
Tom'a ayakkabılarını çıkarmasını söyledim.
Translate from Turkish to English
Lütfen ayakkabılarını çıkardığında onları ayakkabı kutusuna koy.
Translate from Turkish to English
O, öfkeyle ayakkabılarını ve çoraplarını çıkardı.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını çıkardı, çantasına koydu ve camiye girdi.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını bulamaz.
Translate from Turkish to English
Futbolcu ayakkabılarını bağlıyor.
Translate from Turkish to English
Sen ayakkabılarını çıkarmak isteyebilirsin.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını temizledin, değil mi?
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını sildin değil mi?
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını temiz tut.
Translate from Turkish to English
Partiye gitmeden önce ayakkabılarını cilalamalısın.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını cilalamak istedi.
Translate from Turkish to English
O, eve girmeden önce ayakkabılarını kazıyarak temizledi.
Translate from Turkish to English
Ayrılmadan önce ayakkabılarını temizlemeyi unutmayacağını nasıl ümit ederim?
Translate from Turkish to English
Tom yeni ayakkabılarını giymek istedi.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını çıkaramadı.
Translate from Turkish to English
Tom'un ayakkabılarını çıkarmasına gerek yok.
Translate from Turkish to English
Tom yeni ayakkabılarını giydi.
Translate from Turkish to English
Kendi ayakkabılarını bağlamayı öğrendiğinde kaç yaşındaydın?
Translate from Turkish to English
Dans ayakkabılarını getir.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını kaybetti.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını ters giymişsin.
Translate from Turkish to English
Onun, ayakkabılarını çıkarmasına izin vermeyin.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını cilaladıktan sonra, Tom dişlerini fırçaladı ve saçını taradı.
Translate from Turkish to English
Tom onun için Mary'nin ayakkabılarını bağladı.
Translate from Turkish to English
Tom, Mary'nin ayakkabılarını bağlamasına yardımcı oldu.
Translate from Turkish to English
Ayakkabılarını genellikle nereden satın alırsın?
Translate from Turkish to English
Doğru, daha ayakkabılarını giyememişken; yalan, dünyanın öbür ucuna gitmiştir bile.
Translate from Turkish to English
Tom ayakkabılarını ayağından attı.
Translate from Turkish to English
Also check out the following words: yaşındasın, başım, ağrıyor, pahalı, soğuk, Doğru, söylüyorsun, Haklısın, yorgunum, çalışıyor.