Turkish example sentences with "öyle"

Learn how to use öyle in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.

Öyle söyleme.

Fransızca bir film görmek istiyorsun, öyle mi?

Öyle şeyler konusunda bilgim yok.

"Yakında iyileşecek mi?" " Öyle umuyorum."

O, öyle bir aptal değil fakat onu anlayabilir.

Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:"Sen kedi çalıyorsun!".

Öyle söylemesi düşüncesizliktir.

Öyle bir patlamaydı ki çatı uçtu.

Öyle yapmam imkansız.

Siz beyler niçin öyle öfkelisiniz?

Şaka ile öyle söyledim.

Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.

Onun öyle söylemesi çok sıradandır.

Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.

Öyle görünüyor ki sen Hindistanlısın.

Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.

Öyle bir şey yapmış olamaz.

Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.

Genç insanlar öyle düşünmeye eğilimlidir.

O öyle bir şey yapmış olamaz.

O öyle bir şey söylemiş olamaz.

Michelangelo Sistine Kilisesinin tavanına bazı figürler çizebilsin diye, Shakespeare bazı konuşmaları ve Keats şiirlerini yazabilsin diye, bana öyle geliyor ki sayısız milyonlarcasının yaşamış olmalarına ve acı çekmiş olmalarına ve ölmüş olmalarına değer.

Ben asla öyle bir şey söylemezdim.

Benim öyle yapmam imkansızdır.

Öyle ya da böyle gideceğim.

Öyle ya da böyle, postacı postayı dağıtır.

Eğer bir öğrenci isen, öyle davran.

Tom her zaman öyle kısık sesle konuşur ki ne söylediğini ben zar zor anlayabiliyorum.

Annem haber hakkında mutluydu ve ben de öyle.

Annem laleleri çok sever ve kız kardeşim de öyle.

Sizinki gibi öyle iyi bir kamera alamam.

İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.

Bana öyle geliyor ki biz onu yanlış anlıyoruz.

Öyle bir şeyi yapabilip yapamayacağımı merak ettim.

Sağlığımın hatırı için öyle yaptım.

Öyle korkmana gerek yok.

Öyle aceleyle gitmene gerek yok.

Onun nazik olduğunu söyledin ve o öyle.

Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf.

Öyle aptalca bir şeyi sana ne söyletti?

Bana seni öyle depresif yapan şeyi söyle.

Sizi öyle düşündüren nedir?

Öyle saçma bir fikri aklınıza ne koydu.

Nasıl olur da gece öyle geç saatte bizi ziyaret edersin?

Kışın öyle yüksek bir dağa tırmanmasaydın iyi olurdu.

Mm- hm. Ben de öyle düşünüyorum.

Size öyle söylemedim mi?

Ben onu öyle kısa bir sürede yapamam.

Öyle kaba bir biçimde konuşulmaya alışkın değilim.

Ben öyle bir hikayeye inanmam.

Öyle tuhaf bir şeyin gerçekleşmesi muhtemel değildir.

Öyle güzel bir çiçek görmedim.

Öyle yorgunum ki!

Beni öyle korkutma!

Öyle konuşma.

Ben asla öyle bir şey duymadım.

Ona öyle bir şey söylemen senin karakteristiğin değil.

Öyle söyleyenleri sevmiyorum.

Öyle söylüyorsan, yalan söylüyorsun.

Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor.

O öyle büyük bir sanatçı ki hepimiz ona hayranız.

Tom öyle şeyler yapmaz.

Öyle yaptığı için oğlumdan utanıyorum.

Öyle söylemeye hakkın yok.

Nasıl istersen öyle yap.

Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.

Ben öyle olmadığını umuyorum.

Bu benim CD, öyle değil mi?

Yerinde olsam, öyle bir şey yapmam.

Öyle bir kişiye ödünç para vermemeliydin.

Öyle şeyler söyleyecek kadar ileri gitmem.

Ben onun öyle söyleyişini hatırlıyorum.

" Onu iyi tanırım." "Ah, öyle mi? "

Ona öyle bir şey söylememeliydin.

Onun öyle kötü sağlık içinde olmak zorunda olması üzücü bir durum.

Sınavı geçtim ve Tom da öyle.

O ona bir avukat görmesini tavsiye etti, o öyle yaptı.

O ona bir dişçi görmesini tavsiye etti fakat o öyle yapacak yeterli zamanı olmadığını söyledi.

Bir üniversite öğrencisi iken öyle yapardın.

Lincoln öyle yapmak için anlaştı.

Tom öyle bir şeyi niçin yapardı?

Tom bugün niçin öyle huysuz görünüyor?

Niçin öyle söylediğini anlayamıyorum.

O öyle bir şey yapacak son adamdır.

Tom öyle bir şeyin bir daha asla olmayacağını söyledi.

Tom öyle görünen bir ceketi asla giymezdi.

Tom öyle bir şey yapmayacaktır.

Tom bugün niçin öyle suratsız.

Tom bugün niçin öyle giyinmiş?

Tom Mary'ye öyle şeyler söylememeli.

Tom öyle bir söz verdiğini hatırlamadığını söylüyor.

Öyle ya da böyle, Tom'un gitmeye niyeti var.

Tom asla öyle bir şey söylemedi.

Tom onun öyle büyük bir problem olduğunu düşünmüyor.

Tom onun öyle büyük bir anlaşma olduğunu düşünmüyor.

Tom onu öyle kaba şekilde söylemek zorunda değildi.

Tom öyle bir şey yapamadı.

O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.

Öyle düşük bir fiyata yağ satın alabileceğini asla tahmin etmezdim.

Ona karşı niçin öyle sertsin?

Also check out the following words: yenemeyeceksin, duydun, tilkilerin, dağda, muydun, dinleneceğim, akrabalarım, Allen'e, çözülmesi, imkânsız.