Turkish example sentences with "önemli"

Learn how to use önemli in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bu önemli değil.

Önemli değil.

Önemli olan ne okuduğun değil onu nasıl okuduğundur.

Çalşmak sadece ekonomik yararlar ve maaş için önemli değildir, fakat aynı zamanda sosyal ve psikolojik ihtiyaçlar ve toplumun iyiliği için bir şey yapma duygusu için.

20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.

Önemli bir rolüm var.

Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve özerk bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.

Bu yıl benim için önemli bir yıldır.

Cevap verip vermemem önemli değil.

Tarım Kaliforniya'da önemli bir sanayidir.

Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.

O önemli bir Amerikalıdır.

Ne zaman geldiğin önemli değil.

Su, ormanlar ve madenler önemli doğal kaynaklardır.

Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.

Sıkı çalışma başarının önemli bir faktörüdür.

Başlangıç işin en önemli kısmıdır.

Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.

Ofisimde ilgilenecek önemli bir işim var.

Bu işlemle ilgili önemli ölçüde bürokrasi vardır.

Önemli hissetmek istiyorum.

Sana önemli bir şey söylemek istiyorum.

Babamın başarısı benim için önemli değil.

Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.

Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.

Bu problem sadece ikincil derecede önemli.

Sağlık mutluluk için önemli bir faktördür.

Sağlık başarı için önemli bir koşuldur.

Bellek beynimizin önemli bir işlevidir.

Paranın benim için gerçekten önemli olduğunu düşünüyor musunuz?

Böyle bir şey hiç önemli değil.

Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.

O çok sorumlulukları olan önemli bir mevkideydi.

Önemli olan tek şey hayatta olmandır.

Önemli olan tek şey, güvende olmandır.

O, gelirinin önemli bir bölümünü gıdaya harcıyor.

O çok önemli değil.

Para her zaman insan ilişkilerinde çok önemli sayılmaz.

Bu kararın önemli sonuçları vardı.

TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.

Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır.

Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır.

Televizyon önemli bir kültür kaynağı olabilir, ve eğitim yayınlarına birçok okulda değer verilmektedir.

Bir bilgisayarın nasıl kullanılacağını bilmemiz bizim için önemli hale geliyor.

Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.

Bugüne kadar icat edilmiş en önemli araç nedir?

Önemli olan bugün ne yaptığındır, dün geçmişte kalmıştır.

Önemli olan tek şey senin yaralanmamış olmandır.

Büyüdüğümde ben önemli biri olmak istiyorum.

Önemli olan tek şey, hepimizin birlikte olmasıdır.

Tom için önemli olan tek şey, onun ne kadar para kazandığıdır.

Önemli olan tek şey, işi yapabilip yapamayacağındır.

Önemli olan tek şey senin öğretmeninin senin raporunun yeterince iyi olup olmadığını düşünmesidir.

Gerçekten önemli olan tek şey senin mutlu olup olmamandır.

Gerçekten önemli olan tek şey, sizin elinizden geleni yapıp yapmamanızdır.

Önemli olan tek şey para değildir.

Kazanmak önemli olan tek şey değildir.

Aşk Önemli olan tek şey değildir.

Önemli olan tek şey kazanmak olsa, o zaman keyfimiz kaçar.

Tom için önemli olan tek şey, bizim onun patronuna karşı terbiyesiz olmamamızdı.

Oyunu hangi takımın kazanacağı önemli değil.

Mark Twain tarafından söylenmiş sevdiğim sözlerden biri "Dövüşte köpeğin büyüklüğü önemli değil, köpekteki dövüşün büyüklüğü önemlidir."

Test notlarının ne kadar önemli olduğu hakkında bir fikrin var mı?

Her gün kahvaltı yemenin önemli olduğunu düşünüyor musunuz?

Ailenizle birlikte yemek yemenin önemli olduğunu düşünüyor musunuz?

Tom'a onun tarafından önemli bir görev verildi.

Tom'a önemli bir görev verildi.

Tom Mary'nin Fransızca konuşmayı öğrenmesinin önemli olduğunu düşünüyor.

Şans hayatınızda önemli bir rol oynar.

Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.

Hayatta hiçbir şey sağlıktan daha önemli değildir.

Tom en önemli konunun ne olduğunu düşünüyor?

Tom yapacak önemli bir telefon konuşması olduğunu söyledi.

Japonya'nın en önemli rakibi Çin'di.

Franklin Roosevelt, zengin ve önemli bir New York ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Hayatımda en önemli kişi sizsiniz.

Hiçbir şey zamandan daha önemli değildir.

Gelip gelmemen önemli değil.

Gelip gelmemen benim için önemli değil.

Eğer o onun önemli olduğunu düşünseydi, Tom Mary'ye özür dilerdi.

Tom patronu için önemli bir belgeyi çevirirken, bazı hatalar yaptığının farkında değildi.

Tom Mary'ye önemli bir şey söylemek istedi.

Geçen yılın önemli olayları nelerdi?

Tom'un önümüzdeki Pazartesi gününden önce vereceği önemli bir kararı var.

Dünün önemli olayları neydi?

Önemli bir iş toplantısı olduğundan dolayı Tom bizimle pikniğe gidemedi.

Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.

Kimin kazanacağı benim için önemli değil.

Bana göre kimin seçildiği çok önemli değil.

Onun önemli olduğunu düşünüyor musun?

Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.

Önemli olan elinden geleni yapıp yapmadığındır.

Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli.

Pekala, hiç önemli değil.

Dostluğun işten daha önemli olduğunu söylemeye gerek yok.

Dostluk kadar önemli bir şey yoktur.

Hiçbir şey senin arkadaşlarından daha önemli değil.

Cevabınızın yanlış ya da doğru olması önemli değil.

O şimdi önemli bir iş ile çok meşgul.

Kate'e bir filmde önemli bir rol oynama fırsatı verildi.

Mary'yi gördüğüm her seferde, ondan yeni ve önemli bir şey öğreniyorum.

Also check out the following words: buluşmaya, söz, verdi, bedenimiz, renk, mevcut, Jim, çağırırlar, Bence, yarın.