Turkish example sentences with "zor"

Learn how to use zor in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Zor durumlarla başa çıkamıyor.

Seni anlamak gerçekten çok zor.

Eğer oyun kasetinin metal plaka terminali pis ise oyun konsoluna kaset yerleştirildiğinde oyunun başlaması zor olabilir.

Bu kitabın anlaşılması çok zor.

İngilizce çok zor, değil mi?

Bu benim çözemeyeceğim kadar zor bir problem.

Buna inanmam zor.

İngilizce konuşmak zor değildir.

Çözmesi zor bir problemdi.

O, yeni okuldaki hayata kendini alıştırmayı çok zor buldu.

Bu zor.

Bana göre buna inanmak zor.

İngilizce, anlamam için çok zor.

Onu pratiğe koymayı zor buldum.

Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.

Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.

Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.

Çince eğitimi zor gibi görünse de, düşündüğünüzden daha kolaydır.

Onun bileti almasının zor olduğunu düşündüm.

O yaklaşması zor bir adamdır.

Patronum zor işi bana verdi.

Onu memnun etmek zor.

Bu zor durumla kim baş edebilir?

O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.

Ne kadar yaşlanırsan, yeni bir dili öğrenmek o kadar zor olur.

Ben, makineyi kullanmayı zor buldum.

Ben prensip olarak yasağa katılıyorum fakat uygulamada oldukça zor olacak.

Tom ona inanmayı zor buldu.

Tom o kitabı okumayı zor buldu.

Tom her zaman öyle kısık sesle konuşur ki ne söylediğini ben zar zor anlayabiliyorum.

Ben bu kitabı çok zor buldum.

George o zor işi almaya isteksizdir.

Durumla başa çıkmak benim için zor.

Tonlama herkesin bildiği gibi yabancı dilin kazanması zor bir parçasıdır.

Biz onların dükkanının bir başarısızlık olduğunu düşündük, fakat şimdi, zor günleri atlattılar ve hatta büyüdüler.

Zor iş onu tüketti.

Söylediği gerekçeyi anlamak zor.

O, yüzerken zor bir zaman geçiriyordu.

Çarpılmaktan zar zor kurtuldum.

Zor kurtuldum.

Joan zor bir çocukluk geçirmesine rağmen büyük bir aktris oldu.

Karım uzaktayken zor durumdaydım.

Eski alışkanlıklar zor biter.

Kullanılmış bir araba almam çok zor.

Bu lekeyi çıkarmak zor olacak.

O, zor iş midir?

Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

Sigara içme alışkanlığından vazgeçmek zor.

Bu soruya cevap vermek zor.

O ilgilenmesi zor bir insandır.

Zor zaman geçirdi mi?

Yerinde olsam, böyle zor bir durumda aynı şeyi yaparım.

Bu geyik türlerinin yakalanması o kadar zor ki yabanda şu ana kadar sadece iki tanesinin resmi çekildi.

Problemi çözmeyi zor buldum.

Problemi çözmek zor.

Tom testi zor buldu.

Ai, Ken ile arkadaş olmayı zor buluyor.

Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.

Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.

Onun planı çok zor gibi görünüyordu, ama çok geçmeden önce mümkün olduğu anlaşıldı.

Okul çalışması zor mu?

Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.

Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.

Onun gelecek sefer ne yapacağını tahmin etmek zor.

Tom kendini Fransızca olarak ifade etmeyi zor buldu.

İyi müziği takdir etmek hiç de zor değildir.

Keşke bu zor durumda bana ne yapmam gerektiğini söylesen.

Bu günlerde iş edinmek zor.

Tom zor işitir.

Tom Mary'ye oldukça zor bir soru sordu.

Onun için oldukça zor olacak.

Tom, bir yabancı dil öğrenmenin zor olduğunu söylüyor.

Ben Tom'un adam kaçırmaya karıştığını inanmayı zor buluyorum.

Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular.

Yeni okul öğrencileri ile geçinmek zor gibi görünüyor

Tom Mary'yi hastaneye gitmesi için ikna etmenin zor olacağını biliyordu.

Tom Mary'nin araba süremeyecek kadar yaşlı olduğuna ikna etmenin zor olacağını biliyordu.

Tom ilgilenilmesi çok zor biridir.

Tom Mary'nin söylediğine inanarak zor zaman geçiriyor.

Tom zor bir hafta geçirdi.

Tom geçen yıl zor günler geçirdi.

Tom yapmayı söz verdiği yetimhaneyi yaptırmak için yeterli parayı toplamada zor zamanlar geçirdi.

Tom bir bisiklete binmeyi öğrenmede zor zamanlar geçirdi.

Tom, iş bulurken zor zamanlar geçirdi.

Tom bir taksi bulmada zor bir zaman geçirdi.

Tom nefes almayı çok zor buldu.

Tom bir sokak müzisyeni olarak geçinmeyi zor buldu.

Tom Mary'nin ondan hiç hoşlanmadığına inanmayı zor buldu.

Tom Mary'yi anlamayı zor buldu.

Tom küçük baskıyı okumayı zor buluyor.

Bu problemi çözmem zor.

Tom kesnlikle zor bir işe sahip.

Tom'la ilgilenmek ara sıra zor olabilir.

Tom'un birini öldürebileceğine inanmak zor.

Bu kitap okuyamayacağım kadar çok zor.

Bu kitap çok zor, ben onu okuyamıyorum.

Bu kitap senin okuyamayacağın kadar zor.

Bu kitap bir haftada okunulmayacak kadar zor.

Bu kitap okunmayacak kadar çok zor.

Bu kitabı okumak özellikle zor.

Bu kitap benim anlamam için çok zor.

Also check out the following words: oynarız, uyuruz, yaşamaya, alışkın, oynardık, oynardı, mesafe, yürümeye, boyluyum, 1979'da.