Turkish example sentences with "saat"

Learn how to use saat in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

Saat kaç?

Toplantı yarım saat önce bitti.

Duvarda bir saat var.

Saatinde saat kaç?

Her zaman saat altıda kalkarım.

Lütfen yarım saat bekle.

Genellikle saat sekizde kalkarım.

Saat şimdi yedi kırk beş.

Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.

Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.

Seninkine benzeyen bir saat istiyor.

İstasyona saat yedide ulaştı.

Saat altıda evden ayrılmak zorundasın.

Saat 5'te istasyonda olmalısın.

Genellikle saat kaçta kalkarsın?

Bir saat durdu.

Saat durdu.

Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.

Ona bir saat verdi.

Babam istasyona saat beşte varıyor.

Eve ulaştığında saat çoktan on ikiydi.

Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.

Genellikle saat altı otuz civarında kalkarım.

Genellikle saat onda yatarım.

Onu bir saat bekleyeceğim.

Her sabah saat 5'te kalkıyorsun.

Konuşma yarım saat sürdü.

Saat zaten on bir.

Trende on iki saat geçirdim.

Saat altı buçukta döneceğim.

Odalar, ayrılış gününde saat on bire kadar boş bırakılmalıydı.

Tren saat dokuzda kalkıyor.

"Saat kaç?" "Saat 3.20."

"Saat kaç?" "Saat 3.20."

Yarım saat koşmaya devam etti.

Üç saat sonra eve geri döndü.

Öğleden sonra saat üçte geldi.

Bir saat aldım ve ertesi gün onu kaybettim.

Gösteri akşam saat yedide yayında olacak.

O kuledeki saat doğrudur.

Yarın gece saat dokuzda birlikte buluşacağız.

"Şu anda saat kaç?" "Saat 3.30."

"Şu anda saat kaç?" "Saat 3.30."

Hiç uyumadan tam 24 saat çalıştım.

Beş saat onları aradı.

Saat dokuz oldu bile.

Saat sekizi çeyrek geçiyor.

Saat kaçta dersiniz biter?

Saat on bir ve o gelmiyor.

Saat kaçta kapanır?

Gel ve saat on birde beni gör.

Bu saat çok değerlidir.

Okula saat dokuza kadar ulaşman gerek.

Biz, İngilizceyi haftada üç saat öğreniyoruz.

Saat dörde kadar bekleyeceğim.

Bir sonraki rehberli tur saat kaçta?

Saat altıda onunla istasyonda buluşuyordum.

Genelde saat ondan önce yatarım.

Toplantı saat onda başladı.

Saat beşte geri döndü.

Bu sabah saat kaçta kalktın?

Evden saat sekizde ayrıldı.

Affedersiniz, saat kaç?

Bir saat önce ayrıldı.

Lütfen yarın saat 6'da beni uyandır.

Alışveriş yapmaya gitmeliyim, bir saat içinde döneceğim.

Okinava'ya uçakla gitmek kaç saat sürer?

O, 200 saat ücretsiz çalışma cezasına çarptırıldı.

Her ne zaman yurtdışına gitsem saat farkı ve ishalden rahatsız olurum.

Ben sadece üç saat uyudum.

Sadece üç saat uyuduysan, kesinlikle sınavda iyi yapmayacaksın.

Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.

Öğle yemeğimi bitirdiğimde, bir saat uzanacağım.

O, her gün bahçede iki saat çalışmayı bir kural haline getiriyor.

Yağmurlu veya güneşli fark etmez, hava nasıl olursa olsun açılış töreni saat dokuzda başlayacak.

Tam olarak saat kaç?

Bay White saat 10.30'da Tokyo'ya varıyor.

Genellikle saat yedide kahvaltı yaparım.

Genellikle saat altıda kalkarım.

Genellikle saat 06:00 ya kadar eve varırım.

Normalde saat 6.00 da kalkarım.

Genellikle saat dokuzda yatmaya giderim.

Genellikle yaklaşık saat 6:30 da kalkarım.

Tom, günde üç saat Fransızca eğitimi almaya karar verdi.

Çalar saat beni 7:00 de uyandırır.

Çalar saat on dakika ileri.

Saat altıya kadar bekleyelim.

Saat altıya kadar bir şekilde onu yaptırmalıyım.

Ben saat altıya kadar Tom'u bekliyor olacağım.

Benim havaalanı servis otobüsü, saat altıda hareket eder.

Bugün iki saat Çince çalıştım.

New York'tan Boston'a gidiş dört saat sürer.

Saat başı haber yayınlıyoruz.

Adam birkaç saat önce öldü.

O, saat yedide kalkar.

Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.

Kaza, iki saat önce oldu.

Otobüs kazadan dolayı bir saat ertelendi.

Ben bir saat aldım.

Saat ikiye kadar yatmadan onu bekledik ve sonra yatmaya gittik.

Also check out the following words: raporlarımdan, vazgeçmeliisin, Ameliyat, köpeğe, çalışsa, sınavı, geçebilir, kukla, değişkendir, moral.