Turkish example sentences with "söylemeye"

Learn how to use söylemeye in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Onun iyi bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok

Şarkı söylemeye devam ettim.

Başarının anahtarının dürüstlük olduğunu söylemeye gerek bile yoktur.

Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.

Ne söylemeye çalıştığını anlamıyorum.

Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.

Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.

Sigara içmenin sağlık için zararlı olduğunu söylemeye gerek yok.

Öyle söylemeye hakkın yok.

Paranın mutluluğu satın alamayacağını söylemeye gerek yok.

Tom, Bayan White'a gerçeği söylemeye cesaret edemedi.

Karaoke'ye gittiğimizde, Tom bütün gece şarkı söylemeye devam etti.

O eski şarkılar söylemeye düşkündür.

Tom, en sevdiği şarkıyı söylemeye başladı ve Mary onunla birlikte söylemeye başladı.

Tom, en sevdiği şarkıyı söylemeye başladı ve Mary onunla birlikte söylemeye başladı.

Zamanın para olduğunu söylemeye gerek yok.

Tom ne söylemeye çalışıyor?

Tom ne kadar zengin olursa olsun herkese yalan söylemeye devam ediyor.

Tom ne kadar meşgul olduğunu herkese söylemeye devam ediyor.

Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını anlayamadı.

Tom'un onu söylemeye hakkı yok.

Tom'un kesinlikle gerçeği Mary'ye söylemeye niyeti yoktu.

Tom'un ne söylemeye çalıştığını anladın mı?

Dostluğun işten daha önemli olduğunu söylemeye gerek yok.

Eric şarkı söylemeye başladı.

Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını güçlükle işitebiliyordu.

Tom Mary'yi sevdiğini ona söylemeye karar verdi.

Tom'un dışarıya gelmeye ve neye inandığını söylemeye cesareti yoktu.

O şarkı söylemeye başladı.

Söylemeye gerek yok, o haklıdır.

Her zaman gerçeği söylemeye çalışıyorum.

Şarkı söylemeye devam etmeliydin.

Söylemeye gerek yok.

Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını anlamıyor.

Bir şeye ihtiyacınız olursa bana söylemeye çekinmeyin.

Yazarın ne söylemeye çalıştığını anlayamıyorum.

Mesajınızı anlatmak bir yerlinin tam olarak söyleyeceği gibi onu söylemeye çalışmaktan çok daha önemlidir.

O, yalanlar söylemeye devam etti.

O bir şey söylemeye cesaret edemedi.

O yalan söylemeye çekinmez.

Adam ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.

Ona gerçeği söylemeye isteksizim.

Onun ne söylemeye çalıştığını anlıyorum.

İnsanlar ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.

O'nun mükemmel bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok.

Delikanlı iken şarkı söylemeye başladım.

Onun ne söylemeye çalıştığını anlayabiliyor musun?

Ne söylemeye çalıştığını anlayamıyorum.

O kendini kaybetti ve bana kötü sözler söylemeye başladı.

O şarkı söylemeye devam etti.

Bunu söylemeye nasıl cesaret edersin!

Böyle bir şeyi ona söylemeye nasıl cesaret edersin.

Bunu söylemeye nasıl cesaret edersin ?

Sana söylemeye gerek olmadığını anlıyorum.

Tom'a söylemeye gerek olmadığını anlıyorum.

Bir şey söylemeye çalışmıyorum.

Tom'a söylemeye gitmeliyim.

Sana endişelenmene gerek olmadığını söylemeye geldim.

Tom'un ne söylemeye çalıştığını anlamak zordu.

Tom'a söylemeye gideceğim.

Şimdi şarkı söylemeye başla.

Ona duyduğum sevginin yalan olduğunu kimsenin söylemeye hakkı var mı?

Odada bir baskı hissi vardı; Hiç kimse krala kararının ne kadar aptalca olduğunu söylemeye cesaret etmedi.

Tom şarkı söylemeye başladı.

Tom ilahi söylemeye başladı.

Tom şarkı söylemeye devam etti.

Niçin iyi haberi Tom'a söylemeye gitmiyorsun?

Gerçeği biliyorum ve siz yanlış yolda giden insanlara bunu söylemeye şimdilik niyetim yok.

Tom'u doğruyu söylemeye ikna ettim.

Tom bir şey söylemeye başladı.

Bana ne söylemeye çalıştığını anlayamıyorum.

Develerin Orta Doğuda çok yararlı olduğunu söylemeye gerek yok.

Kuşlar sabah şarkı söylemeye başladı.

Onun ne söylemeye çalıştığını anlayamıyorum.

Tom'a ne olduğunu söylemeye niyetliyim.

Bana ne söylemeye çalıştığını biliyorum.

Ona söylemeye cesaret edemiyorum.

Aniden annem şarkı söylemeye başladı.

Tom Mary ile birlikte şarkı söylemeye başladı.

Tom bir şey söylemeye cesaret etmedi.

Ona söylememi istediğin şeyi Tom'a söylemeye kesinlikle niyetim yok.

İlgilenen birine söylemeye git.

Tom'a gerçeği söylemeye karar verdim.

Tom masum olduğunu söylemeye devam etti.

Tom tam olarak ne söylemeye çalışıyor?

Tom Mary'ye önemli bir şey söylemeye çalışıyordu fakat o dinlemiyordu.

Tom ne söylemeye çalışıyor.

Ona gerçeği söylemeye karar verdim.

Şarkı söylemeye başladı.

O, şarkı söylemeye başladı.

Belki Tom bana bir şey söylemeye çalışıyor.

Bir şarkı söylemeye geldi.

Buraya sana Tom'u bulduğumu söylemeye geldim.

Birbirimize yalan söylemeye devam edecek miyiz?

Söylemeye gerek yok, her zamanki gibi okula geç kaldı.

Yalnızca üzgün olduğumu söylemeye geldim.

Sana ne söylemeye çalıştığımı anlamıyor musun?

Yalan söylemeye eğilimli.

Bence bu, Tom'un bana söylemeye çalıştığı şeydir.

Öğretmenimiz bir şarkıyı çok güzel söylemeye başladı.

Hiçbir şeyin sağlıktan daha önemli olmadığını söylemeye gerek yok.

Also check out the following words: Hawaii'ye, gitmeyi, diliyorum, Amerika'daki, şehrin, kütüphanesi, rafa, elleri, buz, soğuktu.