Turkish example sentences with "oraya"

Learn how to use oraya in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Yumi oraya kendi gitti.

Odanın içinde oraya buraya koşup durma.

Ben seni oraya götüreceğim.

Senin oraya gitmeni istiyorum.

Oraya nasıl gidebilirim?

Bu yol sizi oraya götürür.

Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?

Oraya gitmeye çok hevesli.

Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!

Onunla oraya giderken karşılaştık.

Oraya varır varmaz bana yazmanı istiyorum.

Oraya tek başına gitmeni istemiyorum.

Sanırım birisi oraya gitti.

Kimse oraya gitmedi.

Evet, bence oraya gitmelisin.

O oraya varmadan önce, neredeyse hava kararacak.

Biz oraya bir araba yardımı ile gidebiliriz.

O, oraya yalnız gitmememi söyledi.

Kitabı masaya geri koysan iyi olur, zira sahibi oraya geri dönecek.

Oraya kendim gitmek zorundayım.

Sadece oraya gitmek zorundasın.

Siz oraya gitmek zorunda değilsiniz.

Oraya gitmeniz için o gereklidir.

Oraya uygun elbiselerle gitsen iyi olur.

Oraya iş için mi gidiyorsun?

Oraya gitmenize gerek yok.

Her gün oraya gitmek zorunda mısınız?

Oraya mutlaka kendin gitmek zorunda değilsin.

Yarın oraya gitmek zorunda.

Tom'un tek başına oraya gitmek için cesareti yoktu.

Biz oraya gidebilsek muhteşem olurdu, değil mi?

O dün oraya gitmedi.

Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.

Biz oraya varmadan önce, otobüs hareket etmiş olacak.

Onun oraya gitmesi muhtemel değil.

Ben onun oraya gitme nedenini bilmiyorum.

Oraya gitmemi gerektiren hiçbir neden yok.

Oraya gittiğimde dans çoktan başlamıştı.

O tek başına oraya gitmek için yeterince cesur.

Oraya gitmeye değmez.

Tom yarın oraya gidecek.

Öğleden önce oraya varmam mümkün değildir.

Sen gelmeden önce ben oraya geleceğim.

O ona oraya tek başına gitmesini tavsiye etti fakat o onun iyi bir tavsiye olduğunu düşünmüyordu.

O ona oraya yalnız gitmesini tavsiye etti.

O onun oraya gitmesini tavsiye etti.

Senin yerinde olsam oraya gitmem.

John oraya yalnız gitti.

Tom yirmi dakikadan daha az bir sürede oraya varmayı başardı.

Tom, çocuk bakıcısı oraya gelinceye kadar, Mary'nin evde kalmasını istedi.

O, oraya gitmemi onaylamadı.

Onun tarafından oraya tek başına gitmemesi tavsiye edildi.

Dün oraya gitmek zorunda kaldım.

Dün oraya gittim.

Tom oraya nasıl gideceğini bilir.

Ben oraya dönmek istemiyorum.

Zamanında oraya varmazsın.

Ben oraya varmadan önce o öldü.

Oraya zamanında varacağından emin olmalısın. Eğer geç kalırsan, Tom on dakikadan fazla beklemez.

Tom oraya asla tekrar gitmeyeceğini söylüyor.

Tom'un tek başına oraya gitmeye niyeti yoktu.

Tom tam zamanında oraya vardı.

Oraya tekrar gitmesen iyi olur.

Oraya en çabuk kim varacak?

Sen başlamadan önce onlar oraya varmış olacak.

Niçin oraya gitmek istediğini bana söyle.

Bütün öğrenciler oraya gitmedi.

Nasıl gidersek gidelim, yediye kadar oraya varmalıyız.

Lütfen oraya nasıl gidileceğini açıklayın.

Sadece kısa bir yol, bu yüzden birkaç dakika içinde oraya yürüyebilirsiniz.

Sorun onun için oraya kimin gideceğidir.

O, şimdiye kadar oraya varmış olmalıydı.

Lütfen ben oraya gelinceye kadar Tom'u beklet.

Karen oraya kendisi gitti.

Tom Mary ile konuşmak için oraya gitti.

Tom Mary ile buluşmak için oraya gitti.

Eğer hızlı sürerse, Tom on dakikada oraya varabilir.

Tom oraya gitmedi.

Tom tek başına oraya gitmek zorunda değildir.

Onu oraya bırakın.

Oraya gitmeliyim.

O oraya gitti mi?

Oraya gidebilirsin.

Biz sık sık oraya gideriz.

Ben de oraya gittim.

O oraya gitmeli.

Oraya gitmedin mi?

Oraya gitmedi.

Ben oraya gitmeyi planlıyorum.

Oraya ne zaman varırım?

Ben sizi oraya götüreceğim.

O beni oraya gönderdi.

Biz onu oraya gönderdik.

O, tek başına oraya gitti.

Ben oraya gitmek istedim.

Oraya gitmek niyetindeyim.

Oraya gittiğime pişmanım.

O, oraya gitmedi.

Onlar beni oraya gönderdi.

Beni oraya götürecek misin?

Onu oraya koy, buraya değil.

Also check out the following words: tipik, sorabilirsiniz, ilgi, çekicidir, cümlelerle, çevirisi, Svahilice, dolaylı, sağlayacaktır, iştirâk.