Turkish example sentences with "kalbi"

Learn how to use kalbi in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

İnsan nereye gider? Kalbi onu nereye çağırır.

Yaşlı adam kalbi için güçlü ilaçlar alıyor.

Bir insanın kalbi yaklaşık yumruğu kadar büyüktür.

Onun nazik bir kalbi var.

Heyecandan kalbi titriyordu.

Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.

Sekiz ay geçtikten ve onun kırık kalbi iyileştikten sonra, George sonunda tekrar kızlarla flört etmeye başladı.

Onun kötü bir kalbi var.

Onun kalbi kırıktı.

Onun sıcak bir kalbi vardır.

O, onu bütün kalbi ile sevdi.

Onun iyi bir kalbi vardır.

Onun kalbi kırıktır.

Ann'in müşfik bir kalbi var.

Onun nazik bir kalbi vardı.

Onun kalbi sevinçle doluydu.

Müşfik bir kalbi var.

Zavallı bir çocuk için kalbi sızladı.

Onun saf bir kalbi var.

Pasın demiri bozması gibi, keder de kalbi bozar.

Onun taştan bir kalbi var.

Kalbi sevinçten zıpladı.

Tom'un kalbi kırık.

Kalbi kırık olmanın ne demek olduğunu biliyorum.

Tom'un zayıf bir kalbi var.

Odaya girerken kalbi çırpındı.

Tom'un altından bir kalbi var.

Tom'un kalbi üzüntüyle doluydu.

Tom'un kötü bir kalbi var.

Bu kırık kalbi daha fazla taşıyamıyorum.

Haberlerde kalbi hızlıca çarptı.

Babamın altın bir kalbi var.

Trajedinin kalbi, bir kısa hikaye olarak, bir çatışmadır.

Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter.

Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter.

Mary onu terk ediyor olduğunu söylediği zaman Tom'un kalbi kırılmıştı.

Kırılmış bir kalbi nasıl tamir edebilirsin?

Sigara içmek kalbi için kötü olabilir.

Tom'un yardımsever bir kalbi var.

Hem Louis hem de Paul Mary'nin kalbi için yarıştı.

Onun altından bir kalbi var.

Tom büyük bir kalbi olan güzel bir adam.

Tom'un kalbi kırıktı.

Tom'un kalbi durdu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardı.

Onun iyi bir kalbi var.

Onun kalbi altın kadar iyidir.

Onun altın gibi kalbi var.

Oğlunun sefil durumunu görünce kalbi sızladı.

Onun kalbi mutluluk dolu.

Kırık kalbi tedavi edemem.

Tom'un büyük bir kalbi var.

Onun kalbi yavaş atıyordu.

Onun kalbi kırık.

Onun kalbi hasta.

Genç kadın ölümcül bir hastalıkla cebelleşiyordu, kalbi umut doluydu.

Onun kalbi geniş.

Kızın yumuşak bir kalbi var.

Tom'un iyi bir kalbi var.

Onun kalbi acıyla doludur.

Sen kalbi yönetemezsin.

Onun büyük bir kalbi var.

Tom'un taştan bir kalbi var.

Sen kırık bir kalbi onaramazsın.

Ben onun zayıf bir kalbi olduğunu bilmiyordum.

Kalbi normal atıyor.

O, kalbi umutla dolu olan bir adam.

Tom kalbi kırık olacak.

Tom'un annesi kalbi kırıktı.

Onun kalbi heyecanla çarpıyor.

Büyükannemin zayıf bir kalbi var.

Onun kalbi hızlı atıyor.

Bir annenin kalbi her zaman affeder.

Kalbi çılgınca çarpıyordu.

O iyi adamın ne asil bir kalbi var!

Mary'nin saf bir kalbi vardır.

Dan'in kalbi durdu ama doktorlar onu canlandırmayı başardılar.

O, gülümsemesinin arkasında aşağılık bir kalbi gizler.

İki adam genç kızın kalbi için yarıştı.

İki adam Lady Mary'nin kalbi için yarıştı.

Onu gördüğün andan itibaren, onun kalbi durdu.

Onun kalbi onu şüpheye düşürdü.

İnsan kalbi, bir pompayla kıyaslanabilir.

Tom'un kalbi her gün güçleniyor

Tom'un sıcak bir kalbi vardır.

Ayrılık kalbi sevgiyle doldurur.

Kızın tatlı bir kalbi var.

Onun hiç kalbi yok.

Dan kalbi kırıktı.

Eğer annen sadece bilseydi, onun kalbi kesinlikle ikiye ayrılırdı.

Tom'un kalbi durmuştu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardılar.

Tom'un kalbi doğru yerde.

Avusturya-Macaristan imparatorluğunun kalbi Viyana idi.

Mary çok güzeldi fakat onun kalbi gece kadar karanlıktı.

Onun kalbi üzüntüyle dolu.

Kalbi son kez attı.

Ben kalbi kırıktım.

İnsanın kalbi yozlaşmış.

Tom'un kalbi durdu.

Ahtapotların üç tane kalbi vardır.

Tom'un kalbi hızlı atıyordu.

Also check out the following words: zeki, Bill'in, zayıflığından, istifade, etti, Bill, kadar, yaşlı, genç, telaşlıydı.