Turkish example sentences with "hemen"

Learn how to use hemen in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Hemen yolculuğa hazırlan.

Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.

Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık.

Şirket savaştan hemen sonra başlayan bir grup girişimci tarafından alındı.

Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.

Hemen ödevini yapmalısın.

Belediye binası hemen köşede.

Hemen gidebilirsin.

O, hemen geri döneceğini söyledi.

Hemen doktoru arayın.

Her iki görüşün avantajları ve dezavantajları vardır bu yüzden hangisini destekleyeceğime hemen karar vermeyeceğim.

Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı.

Ona bir araba çarptı ve hemen öldü.

Fukushima No.1 nükleer santralinde, depremden hemen sonra bütün reaktörler durdu.

Lütfen hemen rezervasyonunuzu yaptırın.

O buradan hemen ayrıldı.

Bizim için sürpriz oldu, o hemen yeniden hayata döndü.

Marul yaprakları hemen soluyor.

Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.

Hemen hemen hiç iştahım yok.

Hemen hemen hiç iştahım yok.

Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu.

Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu.

Hemen başlamalısın.

Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.

Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.

Ben onu hemen hemen hiç anlayamadım.

Ben onu hemen hemen hiç anlayamadım.

O, üniversiteden mezun olduktan hemen sonra evlendi.

Ben hemen bir doktor görmeliyim.

Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.

Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.

Acil bir durumda, hemen temsilcimle temas kurun.

Hastaya hemen ilaç verin.

Ben onun faturayı hemen ödemesini istedim.

Amerika'da, benim programım hemen hemen her gün farklı ve benzersizdir.

Amerika'da, benim programım hemen hemen her gün farklı ve benzersizdir.

Bu çılgınca bir fikir gibi görünebilir ama sanırım hemen şu anda Tom'u ve Mary'yi ziyarete gitmeliyiz.

Hasta dünkü durumuyla hemen hemen aynı.

Hasta dünkü durumuyla hemen hemen aynı.

Tom'un Boston'un hemen dışında küçük bir çiftliği var.

Tom liseden mezun olduktan hemen sonra Boston'a geldi.

Tom tutuklandı ve hemen merkeze götürüldü.

Tom genellikle gece yarısından hemen önce yatmaya gider.

Tom yağmur başlamadan önce hemen terk etmemizi önerdi.

Tom hemen Mary'nin mektubunu yanıtladı.

Tom ve Mary hemen hemen her gün kavga ederler.

Tom ve Mary hemen hemen her gün kavga ederler.

Tom ve Mary hemen arkadaş oldular.

Tom ve Mary hemen hemen her zaman okuldan sonra tenis oynarlar.

Tom ve Mary hemen hemen her zaman okuldan sonra tenis oynarlar.

O, ondan hemen hoşlandı.

Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.

Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.

Başkan Roosevelt, Japonya'da hemen karşılık vermemeye karar verdi.

İtfaiyeciler yangını hemen söndürdüler.

Tom'un hemen yardımına ihtiyacı var.

Tom'un hemen paraya ihtiyacı var.

Tom hemen hemen her gece içmeye gitti.

Tom hemen hemen her gece içmeye gitti.

Tom Mary'nin hemen terk etmesini istedi.

Tom öğle yemeğinden hemen sonra seni aramayı planlıyor.

Tom hemen konuşmaya başladı.

10:00 sonra Tom hemen hemen hiç çalışmaz.

10:00 sonra Tom hemen hemen hiç çalışmaz.

Tom hemen hemen hiç radyo dinlemez.

Tom hemen hemen hiç radyo dinlemez.

O hemen hemen babasına benziyor.

O hemen hemen babasına benziyor.

Tom hemen hemen her akşam sarhoş oluyor.

Tom hemen hemen her akşam sarhoş oluyor.

Tom Mary'yi hemen yola çıkması için teşvik etti.

Onu hemen tanıdım, çünkü onu daha önce görmüştüm.

Tom kesinlikle hemen silahına sarılmış gibi görünüyor.

Tom hemen her şeyi yiyebilir.

Tom hemen her şeyi yapabilir.

İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.

Hemen gitmemelisin.

Hemen buradan çıkın.

Hemen buraya gel.

Hemen hemen tüm ofis çalışanlarının üçte biri gözlük takıyor.

Hemen hemen tüm ofis çalışanlarının üçte biri gözlük takıyor.

Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.

Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.

Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.

Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.

O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.

Okulun yakıldığına dair haberler şehirde hemen yayıldı.

Tom hemen hemen her zaman işe yürüyerek gider.

Tom hemen hemen her zaman işe yürüyerek gider.

Jim ile hiç karşılaşmamış olmama karşın, ben hemen onu ayırt ederim.

Tom hemen hemen her gün beni arar.

Tom hemen hemen her gün beni arar.

Tom hemen hemen her Cumartesi buraya gelir.

Tom hemen hemen her Cumartesi buraya gelir.

Tom hemen hemen her hafta sonu buraya gelir.

Tom hemen hemen her hafta sonu buraya gelir.

Tom Mary'nin sorunu olduğunu hemen söyleyebildi.

Tom hemen karar veremedi.

Tom hemen kararını veremedi.

Tom biraz daha uzun kalması gerektiğini mi ya da hemen terk etmesi gerektiğini mi bilmiyordu.

Also check out the following words: sandığım, kadarıyla, seyirci, kitlesi, hazırlanmış, seyretmek, çıkıp, hesabım, spamden, alındı.