Turkish example sentences with "fazla"

Learn how to use fazla in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Çok fazla yersen şişmanlarsın.

O harcadığından daha fazla para kazanıyor.

Bugün, çok fazla ödevim var.

Bu benim için fazla zordur.

Bu günlerde aklımda çok fazla şey var.

Daha fazla zamana ihtiyacım var.

Bu benim için fazla zordu.

Konserde çok fazla insan vardı.

Konserde çok fazla kişi vardı.

Onun on beş dolardan fazla parası yok.

Eteğim fazla uzun.

O çok fazla.

Tatoeba Project'in hedefi çok fazla cümle olması değil, tüm cümlelerin tüm dillere çevrilmesidir.

Çok fazla dondurma ve spagetti yememelisin.

Onun beşten fazla sözlüğü var.

Daha fazla sebze ye.

50 kişiden fazla gelen olmadı.

Kelebekler hakkında çok fazla şey biliyor.

Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!

On taneden fazla kitabım yok.

Çok fazla içki içmek seni hasta eder.

Cüzdanımda daha fazla para yok.

Bilgisayarlar hakkında çok fazla şey bilmiyorum.

O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.

Çok fazla içmek tehlikelidir.

Umarım çok fazla beklemeyeceğiz.

Daha fazla ders çalışmalısın.

Çok fazla şey bekleme.

Maskeler polenlerden bile daha küçük sarı kum tozunu ne kadar iyi engelleyebilir ki?Sanırım o polenden oldukça daha fazla baş belasıdır.

Diğerlerine çok fazla bağımlı olmamalısın.

Lütfen daha fazla kahve ekleyin.

O kadar fazla ödemeye param yetmez.

Daha fazla bekleyemeyebilir.

Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi.

Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.

Eğer fazla param olsaydı, kalemi alırdım.

İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.

Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.

Çok fazla dersimiz var.

Her yıl daha fazla azalttılar.

Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez.

Daha fazla gerekli.

O konuda gerçekten fazla bilgim yok.

Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.

İki kez evlendi ve yirmiden fazla çocuğu oldu.

Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.

Gerekenden daha fazla pul almışsın.

O, çoğu insanın en fazla tapındığı paradır.

Gereğinden daha fazla pul almışsın.

Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.

Arttıkça gittikçe daha fazla yabancı görüyoruz.

Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona "Sen ebesin!" diye seslenirdi.

Çok fazla kek yeme.

Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.

Gezi çok fazla para gerektirir.

Onun yeterinden fazla parası oldu.

Çözülecek çok fazla problem var.

Çözülecek çok fazla sorun var.

Kendi güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin.

Fiyat düşündüğümden daha da fazla düştü.

Ortaklığımız fazla uzun sürmedi.

Eğer yüzde 25 daha fazla gelirim olsaydı yaşamımdan daha hoşnut olurdum.

Bu oda fazla güneş ışığı almıyor.

Bu oda fazla güneş almıyor.

Meg çok fazla konuşuyor.

Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.

Hala fazla iş tecrübesi yok.

Genç insanlar genellikle yaşlılardan daha fazla enerjiye sahiptir.

Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.

O beni bir saatten daha fazla bekletti.

Hayalini gerçekleştireceksen, daha fazla çalışmak zorundasın.

İnsanlar bazen yemeleri gerekenden daha fazla yemek isterler.

Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.

Denize yarım milden daha fazla değil.

Çok fazla ağırlık kaldırırken kolunu incitti.

O, en fazla sadece yirmi dolar ödeyebilir.

En fazla 20 dolar ödeyecek.

Onun en fazla 100 doları var.

Horatio, Cennette ve Dünyada sizin felsefenizde hayal edilenden çok daha fazla şeyler vardır.

Sen benden daha fazla kazandın.

Dün çok fazla yedim ve şimdi kendimi kötü hissediyorum.

Daha fazla eğitimle, daha iyi bir iş bulurdu.

Tom kahvesine çok fazla şeker ve krema koyar.

Son zamanlarda, o çok fazla içki içiyor.

O, müzikten çok daha fazla dans etmeyi seviyor.

Tom her zaman daha fazla parasının olmasını istiyor.

Geçen yıl sahip olduğumdan daha fazla param var.

Askerlerin gelişi daha fazla şiddete yol açtı.

Bugün dünkünden daha fazla bulutlar var.

O gürültüye daha fazla dayanamadım.

O, hakaretlere daha fazla katlanmadı.

Bu, kazandığımdan daha fazla.

O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.

Ben en fazla üç dolar harcadım.

Üç dolardan daha fazla harcamadım.

Sen bana karşı çok fazla naziksin.

Tom bir yıldan daha fazla bir süre Boston'da yaşamaya niyetli.

Burada kısa süre dinlenelim. Bacaklarım yorgun ve ben daha fazla yürüyemiyorum.

Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.

Onun küstahlığına daha fazla dayanamam.

O, dün on saatten daha fazla uyudu.

Also check out the following words: bulunduğu, duruma, alıştıramaz, çevreyi, takdire, şayan, şekerlemeden, Şekerlemeye, dayanamaz, şekerlemeyi.