Turkish example sentences with "ölü"

Learn how to use ölü in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Onun ölü olabileceğinden korkuyorlar.

Yılan diri mi yoksa ölü mü?

Yılan sağ mı yoksa ölü mü?

Kız ölü bir adam buldu

Fare canlı mı yoksa ölü mü?

Onun üç yıldır ölü olduğunu öğrendik.

Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.

Benim hesap makinesindeki piller ölü.

" O tekrar olmayacak. "Fortunatus kendi kendine söyledi, ve tekrar birbirlerine at sürmeye başladılar. Bu defa Fortunatus'un mızrağı düşmanına o kadar güçlü rastladı ki o atından bir top gibi uçtu ve yerde ölü yatıyordu.

Ona ölü gözüyle bakmalısın.

Aslan ölü zürafanın etini kopardı.

Tom Mary'nin ölü mü ya da diri mi olduğunu bilmiyor.

Annesi de babası da ölü.

O adam ölü.

İnsanlar onun ölü olduğuna inandı.

O, ölü bedeni görünce korktu.

Tom odasında ölü bulundu.

Biz onu gördüğümüzde, Tom kesinlikle ölü değildi.

Ölü gibi hissettim.

Onun ölü olduğunu mu düşünüyorsun?

Akü ölü.

Bu köpek ölü kadar iyi.

Fare ölü mü yoksa canlı mı?

Onlar onun ölü kocasını gömdüler.

Yaşlı bir adam yolda ölü yatıyordu.

Gölde yüzen binlerce ölü balık bulundu.

Biz nehirde bazı ölü balıklar bulduk.

Onun ölü mü yoksa hayatta mı olduğunu bilmiyorum.

Sen ölü müsün?

Onun hem annesi hem de babası ölü.

Lütfen ölü yapraklardan kurtulun.

Oteller ölü sezonda daha ucuzdur.

Çocuk ölü hayvan için bir mezar kazdı.

Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.

Onu ölü bulduğumda benim için sürpriz oldu.

Bu şey bir ayı değil. O ölü bir ayı.

Onun iki yıldır ölü olduğunu söylüyorlar.

Tom Mary'nin ölü mü yoksa hayatta mı olduğunu bilmiyor.

Ben ölü değilim.

Ölü numarası yapma.

Bu adam ölü.

Onlar seni ölü istiyor.

Ölü köpekler ısırmaz.

Paolo ölü bulundu.

Ölü insanlar konuşamazlar.

Ölü mü?

Ölü bir dil ne kadar süre yaşayabilir?

Ölü yaprak yeryüzüne düştü.

Tom'un ölü mü yoksa canlı mı olup olmadığını bilmiyorum.

Herkes Tom'u ölü istedi.

Onlar ölü değil.

Onlar ölü değiller.

Onlar ölü görünüyorlar.

Tom ölü görünüyor.

Akbabalar tarafından gagalanan ölü bir geyik, diğer hayvanlar tarafından kısmen yenilmiş kalır, o tür çürümüş ete leş denir.

Onun hayatta mı ya da ölü mü olup olmadığını bilmiyorum.

Ölü adam bir kavgaya karıştı.

Tom üç gün önce Boston'daki otel odasında ölü bulundu.

Tom'u az önce buldum. O ölü.

Ermeni Soykırımı; erkek,kadın ve çocukları da içeren toplam 1,5 milyon ölü bıraktı.

Gazeteyi açtı ve ölü çocuğu örttü.

Onun görevi ölü hayvanları gömmektir.

"O ölü mü yoksa diri mi?" "O ölü."

"O ölü mü yoksa diri mi?" "O ölü."

Ölü ağaçları kesiyordum.

Hangi ölü müzisyenin zombi olarak geri dönmesini istersin?

Akbabalar ölü bedenler üzerinde dönüyorlardı.

Bütün arkadaşlarım ve akrabalarım ölü.

Ben ölü değilim, değil mi?

Sen ölü bir adamsın.

Yaşayan bir köpek, ölü bir aslandan daha iyidir.

Düzensiz ölü yapraklar havuzun üstünde yüzüyordu.

Ölü bir yaprak su yüzeyinde yüzüyordu.

Kiraz ağaçlarının altında ölü bedenler var.

Ölü sayısı 500'e yaklaşıyor.

O, seni ölü görmek istiyor.

Ölü gibisin.

Tom bu sabah ölü bulundu.

Tom yerde ölü yatıyor.

Keşke şimdi ölü olsam.

Sadece ölü takliti yapan birini asla canlandıramazsın.

Onlar muhtemelen zaten ölü.

Tom yaralı ya da ölü olabilir.

Liz 8 yıldır ölü.

Görünüşe göre, onlar ölü.

Sen ölü gibi görünüyorsun.

Tom'un ölü olduğundan emin misin?

Hiç ölü doğum yaşadın mı?

Onun ölü olduğunu düşünmekten kendimizi alamadık.

Ölü gibi görünüyorsun dostum.

Tom Mary'yi ölü istiyordu.

Kim seni ölü ister?

Kim bizi ölü ister?

Kim onları ölü ister?

Kim beni ölü ister?

Kim onu ölü ister?

Tom ara sokakta ölü bulundu.

Polis sundurmada Tom'u ölü buldu.

Ya bu adam ölü ya da benim saat durdu.

Ben toplantı odasında ölü bir hamamböceği buldum.

Polis, Dan'i mutfak zemininde ölü buldu.

Also check out the following words: hareket, etmelidirler, Bilmiyorum, Mum, kendiliğinden, söndü, kendi, kendine, Babam, bana.